Özmen, RıfatGüntürk, İnayetTunçay, AydınKeleşoğlu, ŞabanYazıcı, CevatÖzocak, Osman OkanTaşdemir, Kutay2024-11-072024-11-0720221302-46123061-9904https://doi.org/10.18229/kocatepetip.867481https://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/504390https://hdl.handle.net/11480/12095AMAÇ: Atriyal fibrilasyon (AF), klinik pratikte yaygın olarak karşılaşılan bir aritmi çeşidi olup açık kalp cerrahisi sonrası da sıklıkla ortaya çıkan iyi tanımlanmış bir komplikasyondur. Postoperatif AF (POAF), koroner arter baypas greftleme (KABG) sonrası ikinci günde en yüksek insidansa sahip olmak üzere 2-4 gün içinde hastaların % 5-40’ında rapor edilmiştir. POAF’ın patofizyolojisi tam olarak anlaşılamamıştır. Bunun en önemli nedeni, patolojiye katılan çok sayıda faktörün gösterilmiş olmasıdır. Bu faktörler, kardiyopulmoner baypas (KPB)’ın non-fizyolojik doğası, enflamatuvar cevap, kardiyoplejik arrest, kardiyak manipülasyonlar, miyokardiyal iskemi-reperfüzyon hasarı ve kullanılan farmakolojik ajanlar olabilir. Albumin ve globulinler, sistemik enflamatuvar sürece katılan iki major serum protein kompanentidir. Serum albumin düzeyi kronik enflamasyonla yakından ilişkili iken, globulinlerin artmış seviyeleri de kronik enflamatuvar cevabın bir belirteci olarak işlev görür ve çeşitli proenflamatuvar sitokinlerin kümülatif maruziyeti yansıtması açısından önemlidir. Bu çalışmada Albumin globulin oranı (AGO)’nın, hem bağımsız olarak hem de POAF gelişimi için öne sürülen diğer risk faktörleri ile birlikte değerlendirilerek, POAF gelişimindeki prediktif öneminin araştırılmasını amaçladık.GEREÇ VE YÖNTEM: Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyovasküler Cerrahi Ana Bilim Dalında 01.01.2018 - 31.12.2020 tarihleri arasında izole KABG cerrahisi geçiren 288 hastanın (62 kadın ve 226 erkek) verileri retrospektif olarak incelendi. Hastaların preoperatif ve postoperatif kan değerleri, bazal karakteristik özellikleri ve intraoperatif parametreleri değerlendirildi. Çoklu regresyon analizi, Backward: Wald metoduna göre yapıldı.BULGULAR: 288 hasta içerisinde . ortanca yaş 63 (56-69) yıl olup AF gelişen grupta ise ortanca yaş, 66,0 (61,2-72,0) yıl (P: 0.003)’dır. POAF gelişme durumlarına göre hastalar gruplandırıldıklarında, iki grup arasında yaş (P: 0.003), total anastomoz sayısı (P:0.004) ve safen ven grefti (SVG) distal anastomoz sayısı (P: 0.006), preoperatif platelet sayısı (P:0.027), kan üre azotu (BUN) (P:0.004), kreatinin (P:0.001) ve postoperatif BUN (P:0.005) değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptanırken, preoperatif ve postoperatif AGO değerleri (P: 0,140, P: 0.313) bakımından gruplar arasında istatistiksel açıdan fark olmadığı saptandı. Çoklu regresyon analizindeki Backward: Wald metoduna göre son basamakta, POAF gelişen hastalarda; yaş, preoperatif platelet sayısı, kreatinin seviyeleri, periferik arte hastalığı (PAH) varlığı ve total anastomoz sayısı bağımsız risk faktörleri olarak bulundular.SONUÇ: Bu çalışmada, AGO değerleri ve POAF gelişimi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmedi. KABG uygulanan hastalarda POAF’ın ortaya çıkışında hem genel popülasyonda, hem de ayrı bir alt grup olarak Diabetes Mellitus hastalarında preoperatif kreatinin seviyesi ve platelet sayılarının değerlendirilmesinin önemli olduğu bulunmuştur. Ayrıca, preoperatif kreatinin, yaş, total anastomoz sayısı ve preoperatif platelet sayısı bağımsız risk faktörleridir.trinfo:eu-repo/semantics/openAccessTıbbi Araştırmalar DeneyselKalp ve Kalp Damar SistemiAlbüminPostoperatif atriyal fibrilasyonAlbümin globülin oranıKoroner arter baypas greftlemeGlobulinPOSTOPERATİF ATRİYAL FİBRİLASYON GELİŞİMİNİ ÖNGÖRMEDE ALBUMİN / GLOBULİN ORANI ERKEN PREDİKTİF BİR BELİRTEÇ OLABİLİR Mİ ?Article23110711410.18229/kocatepetip.867481504390