Mustafa Cem Oğuz2019-08-012019-08-0120181305-9971https://app.trdizin.gov.tr/makale/TWprNE9EazNOdz09https://hdl.handle.net/11480/2353Bu çalışma sivil toplum ve demokrasi arasında olumlu bir ilişki olduğunu varsayan Tocquevilleci hipotezi, giderek yaygınlık kazanan GONGO’lar üzerinden sorgulamaktadır. Günümüzde otoriter rejimler demokratik hayatın kurumlarını ve kültürünü geleneksel yöntemlerle bastırmayı değil, yumuşak güç stratejileri ile kontrol etmeyi ve ehlileştirmeyi tercih etmektedirler. Yumuşak güç stratejilerinin hedeflediği kurumların başında ise sivil toplum gelmektedir. Geleneksel otoriter rejimlerde sivil toplumu baskılamak tercih edilirken, günümüz otoriter rejimlerinde sivil toplumu ve STK’ları ele geçirmek (co-opt) ya da hükümetin kontrolünde sözde STK’lar (GONGOs) yaratmak tercih edilmeye başlanmıştır. Otoriter rejimlerin sivil toplumla girdiği bu yeni ilişki her ülkede farklı bir deneyim olarak yaşanmakta olsa da, yine de stratejilerde belirgin ortaklıklar bulunmaktadır. Rusya, Belarus, Azerbaycan, Çin ve Venezuela gibi ülkelerde karşımıza çıkan bu yeni olgunun otoriter hükümetler tarafından üç temel amaçla kullandıklarını görmekteyiz. Bunlar sırasıyla; ülkeye giren yabancı fonları kontrol etmek; uluslararası kamuoyu nezdinde meşruiyet kazanmak ve ulus içindeki demokratik muhalefeti etkisizleştirmektir. Otoriter rejimler yabancı fonların sivil topluma aktardığı kaynakların, kontrol edemediği sivil toplum kurumlarına gitmesini istememektedirler. Bunun arkasında hem o kaynağı kendi kullanma arzusu hem de özerk sivil toplum kurum ve hareketlerinin kendisi karşısında bir tehdit teşkil edeceği düşüncesi vardır. İnsan hakları ve demokrasi konusundaki uluslararası toplumun eleştirileri de, otoriter rejimleri GONGO kurmaya sevk eden bir diğer etkendir. Özellikle insan hakları odaklı STK’ların hem ulusal hem de uluslararası toplum nezdinde dile getirdikleri eleştiriler karşısında devletler bu STK’ları kamusal alandan dolaylı olarak uzaklaştırabilmek için alternatif oluşumlara gitmekte ve onları fonlayarak, bu kurumların görünürlüğünü ve seslerini azaltmaktadırlar. Otoriter rejimlerde karşılaşılan bir diğer durum da, muhalif kesimlerin demokratik prosedürlere olan inancını kaybetmesi ve rutin demokratik siyaset yerine “mücadeleci siyaseti” (contentious politics) tercih etmeleridir. Mücadeleci siyasetin en yaygın formu olan toplumsal hareketler de bu nedenle otoriter rejimlerin yeni muarızı olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Rejimler özellikle “renkli devrimlerden” sonra toplumsal hareketler ile mücadele yolu olarak şiddetli bastırma eylemlerinin yanı sıra alternatif toplumsal hareketleri ön plana çıkarmaya başlamışlardır. Bir GONGO üzerinden örgütlenen bu “sözde toplumsal hareketler”, rejimi protesto eden her toplumsal muhalefetin arkasından sokağa inmekte ve rejime destek mitingleri düzenlemektedirler. Çalışmanın neticesinde GONGO’ların bu üç amaç üzerinden yükselişinin sivil toplum ve demokratikleşme arasında var olduğu düşünülen normatif ilişkiyi yadsıdığını ve sivil toplumun, otoriter rejimlerle pekâlâ birlikte bulunabileceği iddia etmekteyiz.This study questions Tocqueville’s hypothesis on the association between civil society and democracy by analyzing government-organized non-governmental organization (GONGOs). Current authoritarian regimes prefer to use soft power strategies to control and tame democratic institutions and culture rather than suppression and use of violence. Civil society is among the key targets of soft power strategy. Traditional authoritarian regimes tended to suppress civil society whereas today’s authoritarian regimes use cooptation strategies and create GONGOs. This new type of strategy to deal with civil society in authoritarian regimes, such as Russia, Belarus, Azerbaijan, China and Venezuela, is used to control foreign funds, gain legitimacy in the international arena and neutralize the democratic opposition within the country. Authoritarian regimes do not want the oppositional civil society organizations to benefit from foreign funds since these regimes want to use these resources for their own benefit and since they are suspicious of autonomous movements, which may pose a challenge against these regimes. Besides, criticisms directed against authoritarian regimes on the issues of democracy and human rights led these regimes to establish GONGOs. Authoritarian regimes are especially concerned about the visibility of human right organizations, which criticize these regimes in the international arena, and attempt to exclude these organizations from public space or reduce their visibility, by creating and funding alternative civil society organizations. In these regimes, the opposition may lose its faith in democratic procedures and prefer contentious politics rather than routine democratic politics. Social movements, which are the prevalent form of contentious politics, are the new opponents of authoritarian governments due to this reason. Since the Colorful Revolutions, authoritarian governments prefer not only to suppress protests but also promote alternative social movements supporting these governments. These pro-government movements are organized by GONGOs and organize rallies to support the government whenever the government is protested. This paper claims that the rise of GONGOs challenges the hypothesized positive relationship between civil society and democracy and that a strong civil society may coexist with authoritarian regimes.eninfo:eu-repo/semantics/openAccessSosyal BilimlerDisiplinler ArasıOtoriter Rejimler ve Sivil Toplum İlişkisi: Bir “Yumuşak Güç” Stratejisi olarak GONGO’ların YükselişiThe Relationship Between Authoritarian Regimes and Civil Society: Rise of GONGOs as a Soft Power StrategyArticle422239260298897