Yazar "Şimşek, Mesut" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anadolu’nun sirk gölleri(2021) Öztürk, Muhammed Zeynel; Şimşek, Mesut; Utlu, MustafaBaşta sirk gölleri olmak üzere, buzul gölleri Anadolu’daki yüksek dağlık alanların alpin kuşağında yer alan en önemli gölleri oluşturmaktadır. Anadolu’daki buzul jeomorfolojisi ve Kuvaterner buzullaşma koşulları hakkında birçok çalışma yapılmış olmasına rağmen sirk gölleri yeterince incelenmemiştir. Bu eksiklikten dolayı bu çalışmada Anadolu’daki tüm sirk göllerinin dağılışı ve morfometrik özellikleri CBS tabanlı olarak incelenmiştir. Uydu görüntüleri ve topografya haritaları üzerinden yapılan haritalama çalışmalarında 28 farklı kütle üzerinde toplam 660 adet sirk gölü tespit edilmiştir. Alansal dağılış özelliklerine göre sirk göllerinin çok büyük bir bölümü (%77) Doğu Karadeniz Dağları üzerinde bulunmaktadır ve bu dağlık alanlarda sirk gölü/sirk sayısı oranı (G/S oranı) %30’a ulaşmaktadır. Batı ve Orta Toroslar’da buzullaşmaya uğramış birçok kütle ve yüzlerce sirk bulunmasına rağmen sirk gölü sayısı çok azdır ve birçok kütle üzerinde hiç sirk gölü yer almamaktadır (G/S oranı 0’dır). Bu durumun oluşmasında litolojik koşullar büyük etkiye sahiptir. Batı ve Orta Toroslar’da buzullaşmaya uğramış kütleler karstik birimlerden oluşurken, Doğu Karadeniz Dağları karstik olmayan volkanik ve intrusif birimlerden oluşmaktadır. Morfometrik hesaplamalara göre Anadolu’daki tüm sirk göllerinin ortalama yükseklikleri 2882 metredir ve bu değer Kuvaterner buzul dönemleri kalıcı kar sınırı ölçümleri ile örtüşmektedir. Göl büyüklükleri açısından göllerin ortalama alanları 13.346 m2 (0,0133 km2)’dir ve alan sınıflandırmasına göre göllerin neredeyse tamamına yakını küçük göl sınıfı içerisindedir (%99,5). Küresel grid tabanlı iklim verilerine göre sirk gölü alanlarının yıllık ortalama sıcaklığı -0,11°C, yıllık toplam yağış değeri ise 825 mm’dir.Öğe Evaluation of rockfall hazard based on UAV technology and 3D Rockfall Simulations(2023) Utlu, Mustafa; Öztürk, Muhammed Zeynel; Şimşek, Mesut; Akgümüş, Mehmet FatihHacıabdullah village, where rockfall events occur frequently, is an important mountainous region located within the boundaries of Niğde province, which is one of the top provinces in Türkiye in terms of rockfall events and is located in the Central Anatolia Region. Despite the frequent occurrence of many rockfall events of varying sizes, no precautions are taken as a result of these events, leading to economic damages. Therefore, Hacıabdullah village, which poses a high danger and risk in terms of slope instability and rockfall potential, has been selected as the study area. The study aims to evaluate rockfall events occurring on steep slopes in Haciabullah village, based on the potential rock blocks that could fall, by modeling them according to their geometries. Within this scope, the potential 17 rock blocks that could fall have been identified in the field and modelled using RAMMS 3D rockfall software according to their geometric characteristics. In addition to the geometric characteristics of the rock blocks, their potential falling areas, velocities, jump heights, and kinetic energies will also be determined, the basis of the rockfall hazard analysis. For the 3D modeling of the study, UAV-DSM (3cm resolution), which represents the high-resolution surface of the topography, has been used as the main dataset. As a result of 3D rockfall modeling, the maximum kinetic energy, maximum velocity, and maximum jump height of the falling blocks reached 3476 kJ, 23.1 m/s, and 14.57 m, respectively. The result of the kinematic analysis showed a higher probability of toppling type in the whole study area. Rocks that do not move very far from the source area are; in other words and may significantly damage the roads. However, rolling blocks, in other words, blocks that can travel long distances from the source area, have the potential to cause great damage to the settlement areas, roads, and trees. According to the hazard map, blocks involve high and moderate levels of risk for settlement units.Öğe GEYİK DAĞI KÜTLESİNİN YÜZEY KARSTI JEOMORFOLOJİSİ VE KÜTLE ÜZERİNDEKİ KARST-BUZUL JEOMORFOLOJİSİ İLİŞKİS(2019) Şimşek, Mesut; Utlu, Mustafa; Poyraz, Murat; Öztürk, Muhammed ZeynelBüyük bölümü Jura-Kretase ve Permiyen karbonatlı kayaçlardan oluşan Geyik Dağı, karstikplato karakterinde yüksek bir kütledir. Pleyistosen buzullaşmalarından büyük oranda etkilenen kütle üzerinde çok iyi gelişmiş buzul ve karstik şekillerin iç içe bulunması, kütle üzerinde buzul-karst polijenik (glasiyokarstik) yerşekillerinin gelişmesiiçin uygun koşulları sağlamıştır. Bu çalışmada buzullaşma ve karstlaşma ilişkisine göre kütle üzerindeki polijenik jeomorfolojinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Kütle üzerindeki en önemli yüzey karstı şekillerini karstik depresyonlar (dolin ve uvalalar), en önemli buzul şekillerini ise sirkler ve moren depoları oluşturmaktadır. 1/25.000 ölçekli 21 adet topografya haritası üzerinde gerçekleştirilen haritalama çalışmasına göre kütle üzerinde 550-2800 metreleri arasında toplam 25.599 dolin tespit edilmiştir. Maksimum karstik depresyon yoğunluğunun 145 adet/km2’ye ulaştığı kütlede, şekillerin % 80’ni 1600-2400 metreleri arasında bulunur. Çalışma alanı içerisinde sirklerin neredeyse tamamına yakını yükseltinin 2000 metre ve üzerinde olduğu kuzey, kuzeydoğu ve kuzeybatı yamaçlarında gelişmiştir. Yüksek sahalarda yer alan karstik depresyonların bir kısmı buzulların yerleşmesi için uygun ortamları oluştururken, depresyonların bir kısmı da morenler tarafından örtülmüştür. Özellikle kütlenin merkezi ile güney kesimlerinde 1750-2300 metreleri arasındaki karstik alanlar moren depoları ile kaplı durumdadır. Bu durum buzullaşma öncesinde oluşan çözünme dolinlerinin morenler ile kaplanmasına neden olmuştur. Ancak morenler ile kaplı dolinlerde karstlaşma moren örtüsü altında devam ederek örtülmüş, sübsidans ve örtü çökme dolinlerinin gelişmesini sağlamıştır. Araştırma alanındaki buzul sedimentlerinin ikinci etkisi ise alanın güney kesiminde yer alan Çimi Polyesi’nde görülmektedir. Polyeyi dolduran iri kum boyutundaki buzul sedimentleri rüzgâr ile taşınarak dolinlerin dolmasına neden olmuştur.Öğe Geyik Dağı üzerindeki dolin ve uvalaların morfotektonik önemi(2019) Şimşek, Mesut; Öztürk, Muhammed Zeynel; Turoğlu, HüseyinKarbonatlı anakayanın çözünmesi sonucunda oluşan dolin ve uvalalar (karstik depresyonlar) TorosDağları’ndaki yüksek karstik alanların hakim yerşekillerindendir. Bu şekillerin oluşumu, yoğunluğu,şekil geometrisi ve dağılım deseni üzerinde yapısal unsurların büyük etkisi bulunur. Özellikle dolinlerinyönelimi üzerinde sıkışma, gerilme ve makaslamaya dayalı tektonik deformasyon yapılarınındoğrultuları belirleyici olur. Bu araştırmada Geyik Dağı kütlesi üzerinde tektonizmanın dolin yoğunluğu,geometrisi ve dağılışlarında nasıl bir etkiye sahip olduğunun ortaya konulması amaçlanmıştır.1/25000 harita ölçeğinde tespit edilen tüm karstik şekiller coğrafi bilgi sistemleri ortamında poligonolarak sayısallaştırılmıştır. Ardından her şekle ait 7 farklı parametreden oluşan veri seti oluşturulmuştur.1x1 km’lik gridler aracılığıyla dolin yoğunluğunun ve 2.5x2.5 km’lik gridler aracılığıyla dolinyöneliminin alansal dağılışı ortaya konulmuştur. Topografya haritalarından gerçekleştirilen sayısallaştırmaişlemi sonucunda 2.108 km2’lik alan içerisinde toplam 25.599 dolin ve uvala tespit edilmiştir.Kütle üzerinde karstik şekillerin yoğunluğu maksimum 145 adet/km2’ye kadar ulaşmaktadır.Tüm depresyonların uzun eksenlerinin yönelimleri dağın ve tektonik hatların genel uzanımına paralelolarak KB-GD doğrultusundadır. Tüm haritalar ve tektonik yapılar arasındaki ilişkilere göre bindirmefaylarının yoğunluk üzerinde, yanal ve düşey atımlı fayların depresyonların şekilleri üzerinde dahafazla etkili olduğunu gösterir.Öğe Kaya düşmesi tehlikesinin belirlenmesi ve önlenmesinde İHA tabanlı 3B modelleme çalışmaları: Murtaza Köyü örneği (Niğde)(2022) Öztürk, Muhammed Zeynel; Utlu, Mustafa; Şimşek, MesutBu çalışmada, Niğde İli Merkez ilçe sınırları içerisinde yer alan ve aktif kaya düşme olaylarının yaşandığı Murtaza köyündeki kaya düşme tehlikesi, insansız hava aracı (İHA) tabanlı oluşturulan yüksek çözünürlüklü sayısal yüzey modeli (SYM), arazi ölçüm verileri ve üç boyutlu (3B) kaya düşme modellemeleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Arazi çalışmaları ile düşme potansiyeline sahip 14 kaya bloğu tespit edilmiş ve kaya bloklarının her birine ait geometrik ölçümler yapılmıştır. Bu ölçümler aracılığıyla kaya blokları, RAMMS yazılımı içerisinde geometrik özelliklerine bağlı olarak gerçeğe yakın şekilde tanımlanmıştır. Tanımlanan blokların her birinden 100 adet olmak üzere yüksek çözünürlüklü SYM üzerinden toplam 1400 kaya düşmesi benzetim modellemesi gerçekleştirilmiştir. Böylece düşme potansiyeline sahip her bir kaya bloğunun kinetik enerjisi, zıplama yüksekliği, hareket hızı ve düşme yörüngeleri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, yerleşim birimlerine yakın mesafede bulunan kaya blokları çok uzak mesafelere taşınmadan sönümlenmektedir. Kinetik enerji, hız ve sıçrama yüksekliği değerleri oldukça düşük olan bu kaya blokları görece olarak önemli bir tehlike oluşturmamaktadır. Ancak yerleşim birimlerinin kuzeybatısındaki yamaçlarda bulunan, şekil bakımından eş boyutlu ve yüksek hacimdeki kaya blokları bu bakımdan önem taşımaktadır. Bu kaya blokları geometrik özellikleri ve sahanın jeomorfolojisine bağlı olarak uzun mesafeler boyunca hareket edebilmekte, ev, yol vb., yapılar ile temas ederek ya da topografyaya bağlı olarak eğimin azaldığı yerlerde enerjileri sönümlenmektedir. Bu alanda kaya bloklarının oluşturduğu tehlikenin önlenmesi amacı ile model içerisinde 142 m uzunlukta ve 1,5 m genişlikte istinat duvarları taslak model olarak oluşturulmuştur. İstinat duvarı modeli sonuçlarına göre kaya bloklarına yakın alanlarda 5 metre yüksekliğinde, kaynak alanlarına uzak konumda ise 3 metre yüksekliğinde bir istinat duvarının kaya bloklarının ilerlemesini durdurduğu belirlenmiştir.Öğe POLYELERİN SINIFLANDIRILMASI VE TOROSLARDAN ÖRNEKLER(2020) Şimşek, Mesut; Doğan, Uğur; Öztürk, Muhammed ZeynelPolyeler, uygun yapısal koşulların bulunduğu karstik arazilerde gelişen büyük yerşekilleridir. En az bir yamacı çözünebilir kayalardan oluşan dik yamaçlarla çevrili olan polyeler, düz alüvyal tabana ve karstik drenaja sahip olan büyük kapalı karstik ovalardır. Türkiye’de bu karstik oluşumlar başlıca Toros Dağları’nda olmak üzere yaygın olarak görülmektedir. Son yıllarda yapılmış olan uluslararası çalışmalarla polyelerin oluşum süreçleri daha detaylı bir şekilde ortaya konmuş ve polye tipleri sınıflandırılmaya çalışılmıştır. Türkiye’de ise bu kapsamda yapılmış olan sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu nedenle, bu çalışmada, Türkiye’de Toros Dağları içerisinde gelişmiş karakteristik dört polye dikkate alınarak, polyelerin oluşum süreci ve sınıflandırmasındaki yaklaşımlar tartışılmıştır. Yapılan değerlendirmede, özellikle büyük polyelerin oluşum sürecinde sınıflandırmaya konu olan birden çok faktörün denetiminde geliştiği görülmüştür. Dolayısıyla, önceki çalışmaların önemli bir kısmından farklı olarak, polyelerin her birinin çoğu zaman tek bir sınıflama içerisinde değerlendirilemeyeceği; tek (kenar, yapısal ve taban seviyesi), iki (yapısal-kenar, yapısal-taban seviyesi) ve çok karakterli polyeler olarak sınıflandırılmasının daha doğru olacağı sonucuna varılmıştır.Öğe Rockfall analysis based on UAV technology in Kazıklıali Gorge, Aladağlar (Taurus Mountains, Turkey)(2020) Utlu, Mustafa; Öztürk, Muhammed Zeynel; Şimşek, MesutRockfall is one of the most dangerous hazards in mountainous and hilly areas. In this study, rockfall characteristics of the KazıklıaliGorge (0.25 km2) in the lower Emli River Basin located in the SW part of the Aladağlar Mountains was investigated using unmannedair vehicle (UAV) technology and rockfall modeling. To determine rockfall properties, an orthophoto and digital surface modelwhich have a 3 cm resolution were created using UAV images. Then, whole fallen blocks more than 0.5 m in diameter were digitizedas polygons in GIS. As a result, 10,348 fallen rocks were determined in Kazıklıali Gorge. Via these polygons, density maps werecreated and frequency distributions were calculated. According to the spatial distribution of density, the geomorphologicalcharacteristics of the canyon affect the rockfall density. While the upper and middle parts of the canyon which are the narrowest havehigh density, the lower part of the valley which is the largest part has low density. The results of 3D rockfall analysis show that themaximum kinetic energy, maximum jump height and maximum velocity reaches 1400 kJ, 15 m and 32 m/s on the canyon walls,respectively. The upper and middle parts of the canyon walls which correspond to high rockfall density have maximum kineticenergy, rock jump height and rock velocity.Öğe UAV based 3D modeling analysis in determining and preventing rockfall hazard: A case study from Murtaza Village (Niğde, Turkey)(Hacettepe Universitesi Yerbilmleri, 2022) Öztürk, Muhammed Zeynel; Utlu, Mustafa; Şimşek, MesutIn this study, rockfall hazards in Murtaza village, which is located within the central district of Niğde province and where active rockfall events are experienced, were evaluated using a high-resolution digital surface model (DSM) created based on unmanned air vehicle (UAV) images, field measurement data, and three dimensional (3D) rockfall models. During the field studies, 14 rock blocks with falling potential were identified and geometric measurements for each of the rock blocks were made. Depending on their geometric properties, the rock blocks are defined in the RAMMS software and a total of 1400 rockfall simulations, 100 from each of the modeled blocks were carried out on the high-resolution DSM. Thus, the kinetic energy, jump height, velocity, and fall trajectories of each rock block were determined. According to the results, the rock blocks close to the settlements are damped without being transported very long distances. These blocks do not constitute a significant hazard since having values such as low energy, speed, and jump height. However, the rock blocks of equant shape and high volume, located on the northwest slopes above the settlements, constitute a significant in terms of hazard. These rock blocks move for long distances depending on the geometric properties of the rocks and geomorphological characteristics of the study area and their energy is absorbed in contact with houses, roads, etc., structures, or in places where the slope decreases on the topography. To prevent the danger of rock blocks in this area, retaining walls 142 m long and 1.5 m wide was created as a draft model. According to the results of these models, it was determined that while a 5 m high retaining wall in areas close to the source of rock blocks, a 3 m high retaining wall far from the source areas stops the progress of the rock blocks. © 2022, Hacettepe Universitesi Yerbilmleri. All rights reserved.