Yazar "Erşan, Serpil" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ADENOSINE DEAMINASE ACTIVITY IN PATIENTS WITH ANKYLOSING SPONDYLITIS(2022) Güntürk, İnayet; Ersoy, Emre; Seyde, Gonul Seyda; Erşan, Serpil; Sari, İsmail; Yazıcı, Cevat; Köse, KaderAlthough the pathogenesis of ankylosing spondylitis (AS), which is a systemic disease characterized by inflammation, is largely unknown, pro-inflammatory mediators, oxidative stress, and immunity are thought to be involved in the development and the prognosis of the disease. It was aimed in this study to reveal activities of adenosine deaminase (ADA), a cornerstone enzyme in different pathways. Twenty nine AS patients and 16 healthy volunteers were included in the study. Patients were divided into two groups as active and inactive phases. Additionally, the patients were re-grouped according to axial/peripheral involvement. ADA and myeloperoxidase (MPO) activities, and advanced oxidation protein products (AOPP) levels were measured in plasma of the study groups. While the significant increases were observed in AOPP and MPO levels in AS patients compared to the control group, when the patients were divided into subgroups, only ADA was significantly decreased in active patients. On the other hand, there was no significant difference in AOPP, MPO, and ADA levels in groups created according to axial/peripheral involvement. Based on these findings, it is thought that the decrease in ADA levels in AS patients can give an idea about the prognosis of the disease and can be used as an activity marker. Keywords: Adenosine deaminase, advanced oxidation protein products, ankylosing spondylitis, autoinflammation, myeloperoxidase.Öğe Decreased butyrylcholinesterase and oxytocin levels versus increased dopamine levels in advanced Alzheimer’s patients(2022) Ayan, Durmus; Özmen, Esma; Erşan, Serpil; Sari, İsmail; Erşan, Etem Erdal; Söylemez, SibelAim: In this study, it was aimed to examine the serum levels of dopamine, oxytocin, and butyrylcholinesterase (BchE) enzyme activity in advanced Alzheimer’s disease (AD). Materials and Methods: For our preliminary study, a total of 40 participants were included in the study. 20 of the participants consisted of patients and the other 20 made up the control group. In the serum samples of the patient and control group, the lev- els of dopamine and oxytocin were measured by Enzyme-Linked Immuno Sorbent As- say (ELISA) method, while the BchE activity was measured by the spectrophotometric method. Results: We found that serum BchE and oxytocin levels in the AD group were sta- tistically lower than the controls (p<0.01, p=0.027), whereas serum dopamine levels in the AD group were statistically higher than the control group (p=0.02). Furthermore, we analyzed that there was no significant correlation between the measured parameters (p>0.05). Conclusion: Our results indicate that the decrease in BchE activity and oxytocin levels and the increase in dopamine levels may have a relationship with the progression of the disease in the AD group. However, we believe that studies are needed with larger numbers of patients with different levels of AD.Öğe Farklı Dozlarda Ekzojen Gonadotropin Uygulamasının Serotonin ve Melatonin Düzeylerine Etkisi(2020) Sari, İsmail; Gümüş, Erkan; Özmen, Esma; Güntürk, İnayet; Erşan, Serpil; Seyde, Gonul SeydaEkzojen gonadotropinler vasıtasıyla ovaryum stimülasyonu (OS) hem üreme biyolojisi ile ilgili deneysel çalışmalarda hem de in vitro fertilizasyon (IVF) ’da yaygın olarak kullanılan bir uygulamadır. Fakat yapılan bazı çalışmalardan elde edilen veriler OS’nin oosit, embriyo niteliği ve embriyogenez süreçlerine çeşitli olumsuz etkilerinin olabileceğine işaret etmektedir. Dolayısıyla, OS prosedürlerinin üreme ve diğer biyolojik süreçlerle olan olası etkilerini inceleyecek kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulduğu düşünülmektedir. Serotonin ve melatoninin de oosit ve embriyo niteliğinde etkileri olan önemli hormonlar olduğu belirtilmektedir. Bununla birlikte farklı dozlarda uygulanan ekzojen gonadotropin uygulamalarının bu hormonlar üzerine etkisini inceleyen herhangi bir araştırma olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle bu araştırmada farklı dozlarda ekzojen gonadotropin uygulamasının serotonin ve melatonin düzeylerine etkisini fare modelinde incelemeyi amaçladık. Çalışmamızda fareler 5, 7.5, 10 ve 12.5 I.U. Gebe Kısrak Serum Gonadotropin/ İnsan Koriyonik Gonadotropin (PMSG/hCG) uygulamak üzere 4 farklı gruba (n=6) ayrıldı. Ekzojen gonadotropinlerle muamele sonrasında melatonin ve serotoninin düzeyleri çalışma gruplarına ait plazma örneklerinde ELISA yöntemi ile tespit edildi. Melatonin düzeyleri yönünden gruplar arasında anlamlı bir fark belirlenmezken, serotonin düzeyleri yönünden gruplar arasında anlamlı bir farkın olduğu gözlenmiştir. Yapılan grup içi karşılaştırmalarda 7.5 I.U. PMSG/hCG uygulanan grupta diğer gruplara nazaran serotonin düzeyleri yönünden anlamlı bir artışın olduğu saptandı. Sonuç olarak uyguladığımız ekzojen gonadotropin dozlarının melatonin düzeylerini etkilemediği ancak serotonin seviyelerini 7.5 I.U. PMSG/hCG uygulaması sonrasında diğer dozlara göre anlamlı olarak artırdığı anlaşılmaktadır. Daha yüksek ekzojen gonadotropin dozlarının bu hormonlara etkisini hayvanlarda ve insanlarda da inceleyecek ilave çalışmaların üreme biyolojisine katkı sunacağı düşünülmektedir.Öğe Hipnoterapinin Obezite Hastalarında Kilo Kaybıyla Beraberİnsülin Direncine Olan Etkisi(2020) Erşan, Serpil; Erşan, Etem ErdalAmaç: Bu çalışmada, sağlıklı ve dengeli beslenmeyi sağlamak amacıyla hipnoterapi seansına başvuran obezite hastalarında uygulanan hipnoterapinin, seans sonucunda kilo kaybıyla beraber insülin direncine olan etkisininin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya, beden kitle indeksleri (BKİ) 30 kg/m2 ve üstü olan, 10 haftalık seansı tamamlayan toplam 41 birey alındı. Haftada 1 seans olmak üzere 2,5 ay boyunca hipnoterapi seansı uygulandı. Hipnoterapi seansının başlangıcında ve sonunda BKİ, açlık kan şekeri(AKŞ) ve açlık serum insülin düzeyleri ölçüldü. İnsülin direnci, HOMA-IR testi ile belirlendi. Bulgular: Hastaların, ortalama BKİ değerleri, seans başlangıcında 33,60±4,92 kg/m2 iken seans bitiminde 31,41±4,65 kg/m2 olarak belirlendi. Serum insülin düzeyleri, seans başlangıcında 15,89±8,19 ?IU/mL, seans bitiminde 12,15±7,05 ?IU/mL olarak tespit edildi. İnsülin direnci ise seans başlangıcında 3,81±2,27, seans bitiminde 2,92±1,96 olarak tespit edildi. Buna göre hipnoterapiseansı sonrası BKİ, serum insülin düzeyleri ve insülin direnci anlamlıölçüde azalmıştır. Ayrıca AKŞ, insülin düzeyleri ve insülin dirençlerinin birbirleri arasında, pozitif yönde istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon saptandı. Sonuç: Bu araştırma, obezite tedavisinde hipnoterapinin, obezite hastalarında kilo kaybına ve bunun sonucunda insülin direncinde dikkate değer oranlarda değişiklilere neden olduğunu işaret etmektedir. Hipnoterapinin; kolay uygulanması, etkili olması, yan etkisinin olmaması, ayrıca gerek tek başına gerekse diğer tedavilere eklenerek uygulanması obezite tedevisinde bazı avantajlar sağlayabilir.