Yazar "Köse, Şükran" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 3 / 3
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Evaluation of antibiotic susceptibilities of enterococcus strains isolated from clinical samples of hospitalized patients
    (Refik Saydam National Public Health Agency (RSNPHA), 2018) Ödemiş, Ilker; Köse, Şükran; Ersan, Gürsel; çelik, Didem; Akbulut, Ilkay
    Objective: Enterococci can cause urinary tract infection, wound infection and bacteremia. It is one of the most commonly detected agents in hospitalacquired infections. Increasing resistance to antibiotics has been observed in enterococci in recent years. The distribution of enterococci isolated from cultures and antibiotic resistance may vary between health care centers, so it would be beneficial for each center to evaluate its own results at certain intervals. The aim of this study is to determine the antibiotic resistance rates of Enterococcus faecalis and Enterococcus faecium strains isolated from urine, blood, wound, sputum and cerebrospinal fluid (CSF) specimens of patients hospitalized in our hospital, such as ampicillin, gentamicin, streptomycin, ciprofloxacin, vancomycin, teicoplanin and linezolid. Methods: Between January 2010 and January 2015, 390 Enterococcus strains isolated from various clinical specimens of patients in Izmir Tepecik Training and Research Hospital were evaluated retrospectively. Identification and antibiotic susceptibility testing of the enterococci strains were performed by fully automated bacterial identification system VITEK-2 (bioMerieux, France). Vancomycin, teicoplanin and linezolid resistance was also tested by the E-test method (bioMerieux, Fransa). Susceptibility results were evaluated according to the guidelines of Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI). Results: A total of 390 strains were identified as follows; 154 (%40) were E. faecalis, 236 (%60) were E. faecium. Clinical specimens from which E. faecium strains were isolated were; 126 (53%) urine, 65 (27%) blood, 39 (17%) wound, 4 (2%) sputum and 2 (1%) CSF. Clinical specimens from which E. faecalis strains were isolated were; 77 (50%) urine, 50 (33%) blood, 22 (14%) wound, 3 (2%) sputum and 2 (1%) CSF. Linezolid was the most sensitive antibiotic against both E. faecalis and E. faecium strains, Ampicillin was the most resistant antibiotic for both E. faecalis and E. faecium strains. Conclusion: In our study; the detection of high ampicillin, vancomycin and teicoplanin resistance in both E. faecalis and E. faecium strains is considered to be a data that should be taken into consideration in the selection of empirical antibiotics for these strains. © 2018 Refik Saydam National Public Health Agency (RSNPHA).; Amaç: Enterokoklar idrar yolu yara yeri enfeksiyonlari ile bakteriyemiye neden olabilmektedir. Hastane kökenli enfeksiyonlarda en sik saptanan etkenlerden birisidir. Enterokoklarda son yillarda antibiyotiklere karşi artan oranda direnç gözlenmektedir. Kültürlerden izole edilen enterokoklarin dağilimi ve antibiyotik direncinin sağlik bakim merkezleri arasinda değişebildiği, bu nedenle de merkezin kendi sonuçlarini belli araliklarla değerlendirmesinin faydali olacaği düşünülmüştür. Bu çalişmanin amaci hastanemizde yatan hastalarin idrar, kan, yara, balgam ve beyin omurilik sivisi (BOS) örneklerinden izole edilen Enterococcus faecalis ve Enterococcus faecium suşlarinin ampisilin, gentamisin, streptomisin, siprofloksasin, vankomisin, teikoplanin ve linezolid gibi antibiyotiklere direnç oranlarini belirlemektir. Yöntem: Ocak 2010 - Ocak 2015 arasinda Izmir Tepecik Eğitim ve Araştirma Hastanesinde yatan hastalarin çeşitli klinik örneklerinden izole edilen 390 enterokok suşu retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Suşlarin identifikasyonu ve antibiyotik duyarliliklari; tam otomatize bakteri tanimlama sistemi VITEK-2 (bioMerieux, Fransa) ile çalişilmistir. Vankomisin, teikoplanin ve linezolid duyarliliklari E-test (bioMerieux, Fransa) ile de test edilmiştir. Duyarlilik sonuçlari ise Clinical and Laboratory Standarts Institute (CLSI) kriterleri esas alinarak belirlenmiştir. Bulgular: Identifiye edilen toplam 390 susun 154 (%40)'ü E. faecalis, 236 (%60)'si E. faecium olarak tanimlandi. E. faecium suşlarinin izole edildikleri klinik örnekler sirasiyla; 126 (%53)'si idrar, 65 (%27)'i kan, 39 (%17)'u yara yeri, 4 (%2)'ü balgam ve 2 (%1)'si BOS'dur. E. faecalis suşlarinin izole edildikleri klinik örnekler ise 77 (%50)'si idrar, 50 (%33)'si kan, 22 (%14)'si yara yeri, 3 (%2)'ü balgam ve 2 (%1)'si ise BOS'dur. E. faecalis ve E. faecium suşlarinin her ikisi için en duyarli bulunan antibiyotik linezolid'dir. Hem E. faecalis hem de E. faecium için en dirençli antibiyotiğin ampisilin olduğu saptandi. Sonuç: çalişmamizda hem E. faecalis hem de E. faecium suşlarinda ampisilin, vankomisin ve teikoplanin direncinin yüksek saptanmasi, bu suşlara yönelik ampirik antibiyotik seçiminde dikkate alinmasi gereken bir veri olduğu düşünülmektedir. © 2018 Refik Saydam National Public Health Agency (RSNPHA).
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Genç sağlık çalışanlarında hepatit A, B, C ve HIV seroprevelansının değerlendirilmesi; kesitsel çalışma
    (2018) Ödemiş, İlker; Köse, Şükran; Tatar, Bengü Gireniz; Akbulut, İlkay; Albayrak, Hazal
    Amaç: Tüm dünyada viral hepatitlerin ve HIV’in sıklığı gün geçtikçe artmaktadır. Buetkenlere bağlı gelişen hastalıklar hem toplumun genelinde hem de sağlık çalışanlarındaciddi morbidite ve mortaliteye neden olmaktadır. Mesleki nedenlerle viral hepatitlerin veHIV’in sağlık çalışanlarına bulaşma riski daha yüksektirBu çalışmada, bir devlet hastanesindeki stajyer hemşirelerde ve acil tıp teknisyenliği stajyerlerinde Hepatit B, Hepatit A, Hepatit C ve HIV infeksiyonu seropozitifliğinin araştırılması amaçlandı.Yöntem: Hastanemizde Ağustos 2015 - Kasım 2015 arasında çalışan enfeksiyon hastalıkları polikliniğine tarama amacıyla başvuran 326 öğrencinin öyküsü alındı. Verileri retrospektif olarak incelendi. Serum örneklerinde ELISA yöntemiyle, HBsAg, anti-HBs, antiHCV, anti-HAV ve anti-HIV çalışıldı.Bulgular: Çalışmaya alınan 326 öğrencinin yaş ortalaması 16,4 yıldı. Öğrencilerin 245’i(%75,1) kızdı. Öğrencilerin dördünde (%1,3) HBsAg, birinde (%0,4) anti-Hbc ve antiHbs, 294’ünde (%90,1) izole anti-Hbs, 52’sinde (%15,9) anti-HAV IgG ve birinde (%0,4)anti-HCV pozitif bulunmuştu. Hiçbir öğrencide anti-HIV pozitifliği saptanamamıştı.Sonuç: Genç sağlık çalışanları mesleki tecrübesizlikleri nedeniyle viral hepatitler ve HIVbulaşı yönünden risk altındadır. Ülkemizde çocukluk aşı programıyla Hepatit B bağışıklığının yüksek oranda sağlandığı çalışmamızda saptanmıştır. Aynı zamanda Hepatit C’ninçok nadir, HIV’in ise hiç saptanamamış olması çalışmamızın başka bir sevindirici bulgusuolmuştur. Hepatit A bağışıklığının düşük olması ilerleyen yıllarda ciddi bir soruna yolaçabilir. Sağlık çalışanlarına bilgilendirme, tarama ve aşılama programları uygulanmasıyla viral hepatitler ve HIV gibi virüslerin bulaşının azaltılabileceği düşünülmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Hepatitis A, B, C and HIV seroprevalence among syrian refugee children admitted to outpatient clinics
    (EDIMES Edizioni Medico Scientifiche, 2017) Köse, Şükran; Ödemiş, İlker; Çelik, Didem; Tatar, Bengü Gireniz; Akbulut, İlkay; Çiftdoğan, Dilek Yılmaz
    Viral hepatitis is the most common cause of serious health problems such as liver cirrhosis and hepatocellular carcinoma (HCC). Leading to immunodeficiency disorders through different mechanisms, Human Immunodeficiency Virus (HIV) causes the development of severe secondary infections. Hepatitis A (HAV) is thought to spread by the faecal-oral route, while Hepatitis B (HBV), Hepatitis C (HCV) and HIV are mostly transmitted vertically during childhood. In our study, we aimed to determine the seroprevalence of HAV, HBV, HCV and HIV among Syrian refugee children who were admitted to outpatient clinics. We conducted a retrospective review of data concerning 171 Syrian children aged between 0-18 years admitted between April 2014 and December 2015 to the outpatient infectious disease clinic of İzmir Tepecik Training and Research Hospital and the social welfare outpatient clinic for Syrian refugees for reasons other than jaundice. Serum samples from patients were studied for HAV antibody IgG (anti-HAV IgG), HBV surface antigen (HBsAg), antibodies against HBV surface antigen (anti-HBs), antibodies against HBV core antigen (anti-HBc total), HCV antibody (anti-HCV) (anti- HIV) with the ELISA (Enzyme-Linked Immunosorbent Assay) method. In this study 51% of patients were female, with a mean age of 6.52 years among all patients. Six of the 140 patients (4.2%) scanned for HBV among the patients enrolled in the study were HBsAg and anti-HBc total positive and anti-HBs negative. Three patients (2.1%) were HBsAg negative, and anti-HBc total and anti-HBs positive, which indicated they had previously recovered from an HBV infection. HBsAg, anti-HBs, anti-HBc total data for 140 patients (81.9%), anti-HCV data for 109 patients (63.8%), anti-HIV data for 88 patients (51.5%) and HAV IgG data for 86 patients (50.3%) were obtained. Due to migration from regions in Syria where there is no regular follow-up of HBV vaccination in children, HBsAg seroprevalence of refugee children is thought to be higher than in other children in Turkey and anti-HBs positivity is thought to be lower. We expected to see a higher seroprevalence of anti-HCV and anti-HIV in Syria due to the lack of health facilities such as non-regular anti-HCV and anti-HIV screening before blood transfusions and during pregnancy in all regions of Syria. Yet in this study, the anti-HCV, anti-HIV seroprevalence of Syrian refugee children was similar to that in Turkey. According to the results, if the children of asylum seekers are admitted to the national HAV and HBV vaccination schedule, hepatitis infections and their complications may be prevented. © 2017, EDIMES Edizioni Medico Scientifiche. All rights reserved.