Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Pişkin, Necdet Eray" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    12-14 Yaş Arası Çocuklarda Olgunlaşma Düzeyinin Motor Beceri Üzerine Etkisi: Tanımlayıcı Araştırma
    (2021) Şengür, Emrah; Pişkin, Necdet Eray; Aktuğ, Zait
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, çocuklarda olgunlaşma düzeyinin (biyo-gruplama) belirlenmesi ve olgunlaşma düzeyine göre çocukların motor beceri seviyelerinin karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya 12-14 yaş arası 205 çocuk gönüllü olarak katılmıştır. Çalışmaya katılan çocukların kaba motor becerileri 8 testten oluşan Deutscher Motorik Test 6-18 (DMT 6-18) (DMT20 m sprint, DMTyana sıçrama, DMTesneklik, DMTdurarak uzun atlama, DMTmekik, DMTdenge, DMTşınav, DMT6 dk koşu) ile olgunluk düzeyleri biyo-gruplama yöntemi ile belirlenmiştir. Bulgular: Çocukların olgunluk düzeylerine göre sınıflandırılmasında 12 yaş grubunda pubertal öncesi, 13 yaş grubunda erken pubertal, 14 yaş grubunda pubertal dönemlerinin yoğun olduğu belirlenmiştir. Çocukların olgunluk düzeyine göre, kaba motor beceri test ortalamalarının karşılaştırılmasında sürat (20 m sprint) performansında pubertal öncesinin 4,06±0,41 sn, erken pubertalın 4,28±0,68 sn, pubertalın 4,33±0,51 sn ve geç pubertalın 4,28±0,68 sn olduğu tespit edilmiştir. Sürat performansında pubertal öncesi lehine anlamlı fark olduğu belirlenmiştir. Çocukların yana atlama performansı pubertal öncesinde 29,66±4,78 adet, erken pubertalda 31,94±4,08 adet, pubertalda 32,71±4,66 adet ve geç pubertalda 30,83±6,20 adet olarak tespit edilmiştir. Yana atlama performansında pubertal lehine anlamlı fark olduğu belirlenmiştir. Çocukların durarak uzun atlamada performanslarının pubertal öncesinde 117,04±23,58 cm, erken pubertalda 122,95±18,87 cm, pubertalda 130,00±25,75 cm ve geç pubertalda 129,00±16,38 cm olduğu belirlenmiştir. Durarak uzun atlama performansında pubertal lehine anlamlı fark olduğu tespit edilmiştir. Sonuç: Olgunlaşma düzeyinin motor performansı etkilediği, geç pubertal düzeyine sahip çocukların diğer çocuklara göre avantajlı olduğu belirlenmiştir. Bu avantaj durumunu dengelemek amacıyla, çocukların olgunluk düzeylerinin belirlenmesinin, fırsat eşitliği sağlamasıyla iyi bir rekabet ortamı, yeteneklerini sergileme ve liderlik gibi vasıfların öne çıkması açısından önemli olduğu düşünülmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    8 haftalık kort tenis antrenmanının 10-12 yaş aralığındaki çocuklarda bazı motorik özellikler ile dikkat gelişimleri üzerine etkisi
    (Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Pişkin, Necdet Eray; Alpay, Cemal Berkan
    Çalışmaya 10-12 yaş aralığında, yaş ortalaması 11,43 ± 0,68, antrenman yaşı 2 ± 0 yıl olan deney grubu ve yaş ortalaması 11,57 ± 0,63 olan kontrol grubu olmak üzere toplam 60 gönüllü çocuk katılmıştır. Deney grubuna rutin çalışmalarına ek olarak içeriği dikkati ve bazı motorik özellikleri geliştirmeye yönelik driller içeren 8 haftalık bir antrenman programı uygulanıp esneklik, reaksiyon, el kavrama kuvveti ve dikkat düzeylerine olan etkisi incelenip sedanter grupla karşılaştırılması amaçlanmıştır. Verilerin analizi SPSS 22 paket programında yapılmıştır. Çalışmada ön test son test modeli uygulanmıştır. Deneklerin ilk olarak boy ölçümleri alınıp sırasıyla otur uzan testi, Tanita BC 418 marka profesyonel segmental vücut analiz monitörüyle vücut kitle indeks ölçümü, Bourdon dikkat testi (harf formu), Takei marka el dinamometresi kullanılarak el kavrama kuvveti ve Nelson el reaksiyon testleri uygulanmıştır. 8 hafta sonrasında ölçümler tekrar edilip karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre deney gurubu ön test son test karşılaştırmasında sol el kavrama kuvveti ve dikkat düzeylerinde son test lehine anlamlı düzeyde fark tespit edilmiştir. (p<0.05) Deney-kontrol ön test karşılaştırmasında reaksiyon ortalamalarında deney lehine anlamlı düzeyde fark tespit edilmiştir. (p<0.05). Kontrol grubu ön test son test karşılaştırmasında esneklik ortalamalarında ön test lehine, dikkat puanında ise son test lehine anlamlı düzeyde bir fark tespit edilmiştir. (p<0.05) Sonuç olarak 8 haftalık tenis antrenmanının bazı motorik özellikleri ve dikkat düzeyini olumlu yönde etkilediği gözlenmiştir. Kontrol grubunda meydana gelen farklılıklar ise bu yaş dönemindeki fizyolojik gelişimler ve çocukların bu dönemde bulundukları eğitsel oyunlar ile farkında olmadan kendilerini antre edebildikleri ile ilgili olabileceği düşünülmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    COVID-19 PANDEMİSİNDE EGZERSİZDE FARKLI MASKE KULLANIMININ DİSPNE VE ÖZNEL ALGILAR ÜZERİNE ETKİSİ
    (2022) Pişkin, Necdet Eray; Aktuğ, Zait; İbiş, Serkan; Aka, Hasan; Kutlu, Zeynep; Yavuz, Gönül
    COVID-19 pandemisi günümüzde insan sağlığını etkileyen ve çözüm bulunmaya çalışılan en önemli sorunlardan birisidir. COVID-19 pandemisi esnasında insanlar günlük yaşamlarına devam edebilmek için uzmanların belirttikleri korunma yöntemlerini uygulamaktadır. Bu yöntemlerden birisi de maske kullanımıdır. Egzersiz esnasında farklı maske tercihleri ve bu maskelerin etkilerini araştıran sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu düşünce ile yapılan çalışmada kuvvet egzersizi esnasında kullanılan cerrahi maske ile N95 maskesinin dispne ve öznel algılar üzerine etkilerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya haftada üç gün düzenli olarak fitness merkezine giden, 20-25 yaşları (20,28±1,76) arasında sağlıklı 32 gönüllü erkek birey katılmıştır. Katılımcıların maske kullanımındaki öznel algılarını belirlemek için rahat/rahatsızlık algısı ölçeği, dispne şiddetini belirlemek için vizüel analog skalası kullanılmıştır. Maske kullanımında öznel algılar ve vizüel analog skalası yorgunluk sorgulamasının maske tiplerine göre karşılaştırılması Mann Whitney U testi ile, vizüel analog skalası yorgunluk sorgulamasının tekrarlı ölçümlerinin karşılaştırılması Friedman testi ile, farkın hangi gruptan kaynaklandığı ise Wilcoxon testi ile belirlenmiştir. İstatiksel analiz sonucunda vizüel analog skalası yorgunluk sorgulamasının N95 maske kullanımında cerrahi maske kullanımına göre istatiksel olarak anlamlı şekilde yüksek olduğu tespit edilmiştir (p<0,05). Ayrıca hem cerrahi maskede hem de N95 maskede vizüel analog skalası yorgunluk sorgulamasının süre ile birbirine paralel olarak arttığı belirlenmiştir (p<0,05). Sonuç olarak, egzersizde maske kullanımının hem öznel rahatsızlıkları hem de dispneleri artırdığı ayrıca N95 maske kullanımında bu problemlerin daha fazla görüldüğü söylenebilir. Bu nedenle egzersizde maske kullanımının doğru olmadığı, maske kullanmadan egzersiz yapmak istemeyen kişilerin ise cerrahi maskeleri tercih etmeleri önerilebilir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    COVİD-19 SALGIN SÜRECİNDE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN FİZİKSEL AKTİVİTE DÜZEYİNİN YAŞAM KALİTESİ ÜZERİNE ETKİSİ
    (2021) Kutlu, Zeynep; İbiş, Serkan; Pişkin, Necdet Eray; Yavuz, Gönül; Aka, Hasan; Aktuğ, Zait
    Yapılan çalışmada COVID-19 pandemisinde üniversite öğrencilerinin fiziksel aktivite düzeyleri ile yaşam kaliteleri arasındaki ilişkinin incelenmesi ve cinsiyetlere göre bu değişkenlerin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi’nde eğitim-öğretim gören 338 öğrenci (kadın =170, erkek =168) gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılara ‘’Uluslararası Fiziksel Aktivite Anketi Kısa Formu’’ ile ‘’Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği Kısa Formu’’ uygulanmıştır. Katılımcıların fiziksel aktivite düzeyleri ile yaşam kaliteleri arasındaki ilişkiyi belirlemede Pearson Korelasyon analizi, bu parametrelerin cinsiyetlere göre karşılaştırılmasında bağımsız örneklem t -testi kullanılmıştır. Hem kadın hem de erkek katılımcıların fiziksel aktivite düzeyleri ile yaşam kalitesi alt boyutları arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir (p<,05). Ayrıca fiziksel aktivite düzeyinin erkekler lehine istatiksel olarak anlamlı şekilde yüksek olduğu belirlenirken, yaşam kalitesinde ise cinsiyetler arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir (p<,05). Sonuç olarak insanların pandemi veya farklı sebeplerle uzun süreli evde olmasını gerektiren durumlarda hareketsiz yaşamın genel sağlık üzerine olumsuz etkilerinin azaltılması için fiziksel aktivitelere katılımlarının sağlanmasının yaşam kalitesini artıracağı düşünülmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Farklı solunum kası egzersizlerinin maksimal oksijen tüketimi ve akciğer fonksiyonları üzerine akut etkisi
    (2022) Aktuğ, Zait; Yavuz, Gönül; Pişkin, Necdet Eray; Aka, Hasan; İbiş, Serkan
    Amaç: Isınma, tüm spor aktivitelerinde önemli bir etkendir ve uygulanış şekline göre performansı olumlu veya olumsuz yönde etkilemektedir. Son yıllarda özellikle sportif performansta solunum kası ısınma egzersizleri ile ilgili araştırmalar çoğalmıştır. Bu düşünceler ile yapılan çalışmada farklı solunum kası ısınma egzersizlerinin maksimal oksijen tüketimi (maksVO2) ve akciğer fonksiyonları üzerine olan akut etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.\r\rGereç ve Yöntem: Çalışmaya 18-25 yaşları arasında 23 gönüllü faal erkek hakem katılmıştır. Katılımcılara farklı günlerde olmak üzere aletli solunum kası ısınması, diyafragmatik solunum kası ısınması ve plasebo olmak üzere üç farklı solunum kası ısınması yaptırılmış ve Astrand Bisiklet Ergometre Testi ile maksVO2 değerleri, spirometre ile solunum parametreleri belirlenmiştir. Verilerin normallik dağılımı Shapiro Wilk testi ile belirlenmiş, uygulamalar arası farkın hangi uygulamadan kaynaklandığının belirlenmesinde Kruskal Wallis H testi kullanılmıştır.\r\rBulgular: Solunum parametreleri ve maksVO2 düzeyinin aletli solunum kası ısınmasında, plasebo ve diyafragmatik solunum kası ısınmasına göre istatiksel olarak anlamlı şekilde yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0,05).\r\rSonuç: Akut olarak uygulatılan farklı solunum kası ısınmalarının solunum parametrelerinde ve maksVO2 düzeylerinde artış meydana getirdiği, bu artışın ise aletli solunum kası ısınmasında daha yüksek olduğu görülmüştür. Sportif performansın iyileştirilmesi için antrenmanlar öncesi bu ısınma türlerinin uygulatılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Kan akışı kısıtlama antrenmanının izokinetik kas kuvveti kas kalınlığı ve atletik performans üzerine etkisi
    (Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, 2022) Pişkin, Necdet Eray; Aktuğ, Zait Burak
    Günümüzde sporcuların kuvvetini geliştirmek için birçok antrenman yöntemi kullanılmaktadır. Özellikle spor yaralanmaları sonrası spora dönüş sürecinde veya uzun zamandır spor yapmayan bireylerin yüksek şiddetli kuvvet antrenmanlarını uygulama zorluğu göz önünde bulundurulduğunda klasik hipertrofi (KH) gibi geleneksel yöntemlere alternatif yöntemlerin kullanılma gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu yöntemlerin en önemlilerinden biri ise arteriyel dolaşımı tamamen engellemeden venöz göllenmeyi sağlayarak kasa giden oksijen miktarını azaltmayı hedefleyen ve bu sayede kasta gelişim öngören kan akışı kısıtlama (KAK) yöntemidir. Literatürde yapılan çalışmalarda birçok farklı protokolde uygulanan KAK yönteminin kuvvet kazanımına pozitif etkiler sağladığı görülmektedir. Bu bilgiler ışığında yapılan çalışmanın birinci amacı alt ve üst ekstremiteye KAK yöntemi ile uygulanan düşük şiddetli kuvvet antrenmanları ve yüksek şiddetli KH kuvvet antrenmanlarının izokinetik kuvvet parametreleri, kas kalınlığı ve atletik performans üzerine etkilerini incelemek, ikinci amacı ise KAK yöntemi ile KH yönteminin bu parametreler üzerine etkilerini karşılaştırmaktır. Çalışmaya 18-25 yaşları arasında 24 gönüllü erkek birey katılmıştır. Katılımcılar KAK yöntemini uygulayan antrenman grubu (KAKG) ve KH yöntemini uygulayan antrenman grubu (KHG) olmak üzere 12 kişilik 2 gruba ayrılmıştır. KAKG 1 tekrarlı maksimallerinin (1 TM) %20-40'ı ile, KHG ise 1 TM'nin %60-80'i ile 8 hafta boyunca haftanın 2 günü alt ekstremiteyi 1 günü üst ekstremiteyi içeren toplam 8 egzersizden oluşan antrenman programını uygulamıştır. Katılımcıların diz ve dirsek izokinetik kuvvet parametreleri, kas kalınlıkları ve atletik performans ölçümleri çalışma başlangıcında ve 8 hafta sonrasında olmak üzere 2 defa ölçülmüştür. Verilerin ön ve son testleri arasındaki farkı belirlemede Wilcoxon işaretli sıralar testi kullanılırken, değişkenlerin yüzdesel değişim oranları ise yüzde frekans analizi ile belirlenmiştir. Verilerin analizleri sonucunda izokinetik kuvvet parametreleri (pik tork [PT], pik tork relatif kuvvet [PTR], ortalama güç [OG], ortalama güç relatif kuvvet [OGR], bilateral fark [BLF], hamstring quadriceps oranı [H/Q], biceps triceps oranı [B/T]) kas kalınlığı ve atletik performans (çeviklik, dikey sıçrama, 10-20-30 m sürat koşusu) ölçümlerinde her 2 grupta da birçok parametrede son test lehine anlamlı düzeyde fark tespit edilirken, bu farkın KAKG ve KHG'de benzer şekilde olduğu görülmüştür. KAK yöntemi ile uygulanan kuvvet antrenmanlarının düşük şiddette çalışma imkanı sunması, eklemlerde daha az düzeyde mekanik stres oluşturması ve kuvvet parametrelerinin yanı sıra atletik performans noktasında da olumlu etkileri göz önüne alındığında KH antrenmanlarına güçlü bir alternatif yöntem olarak uygulanabileceği görülmüştür. Spor bilimciler ve antrenörlerin bu farklı yöntemi sporcularda uygulamasının antrenman çeşitliliğini sağlamada etkili olacağı düşünülmektedir. Çalışmada KAK ve KH yönteminin izokinetik kuvvet parametreleri, kas kalınlığı ve atletik performans yönünden kapsamlı bir değerlendirmeye tabii tutulması 2 yöntemin de benzer ve baskın gelişim sağladığı parametreleri görmek adına literatüre yenilik katmıştır. Belli bir düzeyde kuvvet kazanımı sonrası KAK yönteminin çeşitli varyasyonlarla KH gibi geleneksel kuvvet antrenmanları ile kombinlenmesi ise çok yönlü gelişimin hedeflenmesi açısından önerilebilir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Kuvvet Gelişiminde Yeni Bir Yaklaşım: Kan Akışı Kısıtlama Antrenman Yöntemi: Geleneksel Derleme
    (2023) Pişkin, Necdet Eray; Yavuz, Gönül; Aktuğ, Zait Burak
    Sportif performansın ve yaşam kalitesinin artırılmasında önemli bir role sahip olan kas kuvvetini geliştirmek için birçok farklı yöntem uygulanmaktadır. Bu doğrultuda antrenman programları oluşturulurken, fizyolojik adaptasyonları sağlamak ve dolayısıyla en iyi performansı elde etmek için birçok değişken göz önünde bulundurulmakta ve yeni antrenman yöntemleri denenmektedir. Kan akışı kısıtlama yöntemi (KAK) ise geleneksel yöntemlere alternatif yöntem olarak son yıllarda antrenman seanslarına sıklıkla dahil edilen bir yöntem haline gelmiştir. Özellikle uluslararası literatürde kullanımı yaygın olan bu yöntem ile ilgili farklı protokollerde birçok parametre üzerine incelemeler gerçekleştirilmektedir. Tüm bu bilgiler ışığında yapılan derlemenin amacı uluslararası literatürde yaygın olarak araştırma konusu yapılan KAK yönteminin ana hatlarıyla tanıtılması ve bu konuda Türk yazarlı olarak yapılan çalışmaların KAK yönteminde uygulanan değişkenler yönünden incelenmesidir. Çalışmada PubMed, Google Scholar, Web of Science, Yöktez veri tabanlarında “kan akışı kısıtlama”, “kan akımı kısıtlama”, “blood flow restriction”, “blood flow restriction*training”, “occlusion training” “kaatsu*occlusion training”, “kaatsu*blood flow restriction” arama terimleri ile taramalar gerçekleştirilmiştir. Belirlenen çalışmalar katılımcı sayıları, yaş aralığı, manşon tipi, manşon genişliği, basınç yöntemi, egzersiz şiddeti, tekrar sayısı, sıklık, hareketin yapısı, kombine edildiği egzersiz türü, kullanılan materyaller ve ölçüm yöntemleri gibi değişkenler yönünden incelenmiştir. Sonuç olarak, yapılan derleme ile uluslararası literatürde kullanımı yaygın olan KAK yönteminin ulusal literatürde de kullanılmasına olanak sağlanacağı ve gelecekte yapılacak Türk yazarlı çalışmalarda metot kurgusunun daha güvenilir ve anlaşılır düzeyde oluşturulmasında rehber olacağı düşünülmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Physiological Effects of Using Surgical and N95 Facial Mask in Exercise in the Covid-19 Pandemic
    (2023) Aktuğ, Zait Burak; İbiş, Serkan; Pişkin, Necdet Eray; Yavuz, Gönül; Kutlu, Zeynep
    The purpose of this study is to compare the effects of using different masks on respiratory parameters such as maximum oxygen consumption (VO2max), oxygen saturation (SpO2), and running distance. Twenty men aged 18-22 who exercised regularly four days a week participated in the study. The participants VO2max values with the astrand test, respiratory parameters with the spirometer, SpO2 with the oximeter, and running distances with the 20m shuttle run test were determined three times on different days, without mask, with the surgical mask and with the N95 mask. In repeated measurements, Friedman Test was used to determine the difference between the measurements. After the exercises, it was determined that the VO2max values, respiratory parameters, and SpO2 measurements without mask were statistically significantly higher than the measurements with N95 masks. It was also determined that the running distance decreased after the use of surgical masks and N95 masks while N95 masks caused a higher decrease. Masks should not be used in exercises performed outdoors and in places with little contact, gymnasium, etc. In closed areas, it may be recommended to use surgical masks. Considering the changes in all the parameters measured, it is not appropriate to exercise with N95 masks.

| Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Merkez Yerleşke Bor Yolu 51240, Niğde, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim