Yazar "Polat, Hilal Nevin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Feminist distopya örneği: Damızlık kızın öyküsü(Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, 2023) Polat, Hilal Nevin; Salihi, Hatice Sevgi ZenginTarih boyunca hiçbir dönemde cinsiyetsiz bir toplum var olamamıştır. Bu nedenle kadın ve erkeğin eşit olduğu, belirli kültürel ve toplumsal normlara göre ayrılmadığı cinsiyetsiz toplumun varlığı, dolayısıyla da feminist düşüncede, doğası gereği ütopik olarak değerlendirilebilmektedir. Ancak dünyanın değişimi, teknolojinin, bilimin ve uygarlığın ilerlemesi toplumsal cinsiyet normlarının sorgulanması, cinsiyet temelli ayrımcılığın azaltılması ve kadınların ve erkeklerin özgürce tercihler yapabilmelerini destekleyen bir ortamın oluşturulmasına yardımcı olmuştur. Nitekim bu doğrultular temelinde gelişen feminist ideoloji de kadının adil, eşit ve özgür bir toplumda yaşayabilmesi için verilen çabaların bir ürünüdür. Feministler aynı zamanda birçok ütopik ve distopik eserler ile de düşüncelerini topluma duyurmuşlardır. Bu kapsam feminist ütopyacılığı daha iyi toplumlara dair hayalleri harekete geçirmede, feminist distopyayı ise karanlık, totaliter toplumlarda kadının konumunu sorgulatarak toplumu uyarmada kullanmışlardır. Bu çalışmada, Margaret Atwood tarafından 1985 yılında yayınlanan Damızlık Kızın Öyküsü- The Handmaid's Tale adlı eseri, nitel bir araştırma yöntemi olan söylem analizi bağlamında incelenmiştir. Damızlık Kızın Öyküsü, Gilead Cumhuriyeti olarak adlandırılan ataerkilliğin, totaliterliğin ve teokrasinin hâkim olduğu bir yerde yaşayan bir hizmetçinin hikayesidir. Amerika Birleşik Devletleri'nde sağ kesim destekçileri bir darbe yaparak Gilead Cumhuriyeti'ni kurmuşlardır. Ülkede artan çevre kirliliği dolayısıyla doğurganlıkta oranı düşmüş ve nüfus azalmıştır. Bu nedenle darbe sonrası oluşturulan Gilead Cumhuriyeti, kadınları köleleştirmiş ve onları ayrıcalıklı ailelere köle olmaya zorlamıştır. Margaret Atwood'un Damızlık Kızın Öyküsü kitabı genel olarak ikinci dalga feminizme odaklanan distopik bir romandır. Ayrıca eser dini savlar ile sunulan bazı abartılı şeyleri vurgulamakta ve ütopyanın sınırlayıcı doğasını okuyucuya sunmaktadır. Bu sebeple bu çalışmada Atwood'un karakterlerinin içsel varlıkları ile toplumsal gerçeklik arasındaki bağlantılarını irdelenerek kitapta kurgulanan kadın tiplemesinin söylem analizini yapılmıştır. Bu bağlamda ''kitapta toplumsal cinsiyet kodları ve kadınlara atfedilen rol biçimler nasıl kurgulanmış?'' sorusu temel problem cümlesi olarak belirlenmiş ve bu problem cümlesi çerçevesinde analiz yapılmıştır. Bu analiz sonucunda; ahlak, özgürlük, itaat ve itaatsizlik, imaj-hafıza-kimlik oluşturma, kurumsallaşmış cinsiyet rolleri ve sosyal ideallere boyun eğdirme şeklinde birtakım temel kategoriler oluşturulmuş ve kitap, oluşturulan bu kategoriler çerçevesinde açıklanmıştır. Sonuç olarak, totaliter rejim, din, ahlak, baskı ve korku üzerine kurulu olan Gilead rejimi altında kitap, dinin istismar edilmesini, ahlaki normların sınırlayıcı etkisini ve totaliterliğin tehlikelerini eleştirmekte ve okuyucuya sunduğu düşünce provokasyonu ile toplumun değerlerini, bireysel özgürlükleri ve insan haklarını sorgulatmaktadır. Kitap toplumsal cinsiyet konusunu çarpıcı bir şekilde ele alırken, kadınların güçlenme mücadelesini ve dayanışmayı da vurgulamaktadır. Özellikle kadın karakterlerin içsel güçlerini keşfetmelerini, direnç göstermelerini ve baskıya karşı gelerek toplumsal cinsiyet rollerini sorgulama ve değiştirme potansiyelini vurgulamıştır. Bu yüzden kitap, feminist hareketler ve insan hakları savunucuları tarafından sembolik olarak benimsenmiş, kullanılmıştır ve hala da kullanılmaktadır. Örneğin, kadın hakları eylemlerinde kitaptaki kırmızı pelerinler, el kostümleri ve beyaz tülbentler sıklıkla kullanılarak Gilead rejimine ve cinsiyet eşitsizliğine karşı duruş sergilenmiştir. Bu nedenle kitabın etkileyici distopyası ve kadın karakterlerinin güçlü direnişi, gerçek dünyada kadın hakları mücadelesine ilham vermiş ve tartışmalara yol açmıştır.