Yazar "Tahta, Yahya" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Determination of Bone Developments of Rat Anterior and Posterior Extremity Bones in Prenatal and Postnatal Period by Double Staining Method(2023) Öztürk, Mustafa; Unur, Erdoğan; Acer, Niyazi; Ertekin, Tolga; Alpa, Serife; Meker, Mesut; Tahta, YahyaAim: In our study, we aimed to determine the morphological development of the bones of the anterior and posterior extremity by staining the rat fetus and offspring skeletons with the double staining method. Method: In the current study, seven groups three prenatal (16th, 18th, and 20th days) and four postnatal (0th, 3th, 7th and 12th days) were formed from the foetuses and offsprings obtained from 13 pregnant rats. Then, it was stained with double staining method. Anterior and posterior extremity images of the fetuses and offsprings were examined under a stereo microscope, and ossification findings were determined. Total bone and ossification lengths as well as ossification areas were measured using the ImageJ software. Results: The first cartilage destruction in fetuses occurred on the 16th day of pregnancy in the clavicle, scapula, humerus, radius and ulna; It was seen in the femur, tibia and fibula on the 18th day of pregnancy. The first ossification centres were in the clavicle, scapula and humerus on the 18th day of pregnancy; It was seen in the radius, ulna, femur, tibia, fibula and 2-5 metatarsal bones on the 20th day of pregnancy. The secondary ossification centre was seen on the 0th day (birthday) in the scapula and humerus, on the 7th day after birth in the ulna and radius, and on the 12th day after birth in the femur and tibia. In the study, while the ossification rate in 20-day-old foetuses was 48.9% in the humerus, 53.2% in the radius, 55.7% in the ulna, 33.6% in the femur, 43.2% in the tibia, 44.3% in the fibula, it was determined that it reached 69.7% in the humerus, 78.4% in the radius, 73.3% in the ulna, 63.5% in the femur, 75.5% in the tibia, and 69.2% in the fibula on the 12th day after birth. Conclusion: In this study, we revealed the morphological changes of the anterior and posterior extremity bones of fetuses and offsprings in the normal developmental course. We think that these results will shed light on the studies to be conducted on the detection of skeletal anomalies in teratological studies and contribute to a more comprehensive evaluation of the findings to be obtained from the studies to be conducted.Öğe Kalça Cerrahisi Yapılan Düşkün Yaşlı Hastada Lomber Pleksus Bloğu: Olgu Sunumu(2019) Balcı, Mehtap Arda; Şimşek, Asiye Çiğdem; Atay, Emre; Ertekin, Ayşe; Tahta, YahyaAlt ekstremite periferik sinir blokları, ortopedik cerrahi işlemler başta olmak üzeremortalite ve morbiditeyi ciddi oranda azaltabilen uygulamalardır. Bu uygulamalar,nöroaksiyal bloklar ve genel anesteziye göre daha az komplikasyona sahip olmaları, hastalara etkin postoperatif analjezi temin etmeleri ve hastaların mobilizasyonlarını hızlandırmaları nedeniyle sıklıkla kullanılan üstün anestezi ve analjezi uygulamalarıdır. Bu olgu sunumundaki geriatrik hastada lomber pleksus bloğu güvenlekullanılarak hastanın cerrahisi tamamlanmıştır. 78 yaşında 75 kg olan erkek hastadüşme sonucu sol femur fraktürü gelişmesi nedeniyle ortopedi servisine yatırılmıştır.Hastanın yapılan preoperatif değerlendirilmesinde alzheimer hastası olduğu, akutbronşit tanısıyla göğüs hastalıkları tarafından tedavi başlandığı, hipertansiyon, kardiyak aritmi, diabetes mellutus tanılarının olduğu ve tedavi aldığı öğrenildi. Bu olgusunumunda, American Society of Anesthesiologists’e göre ASA 4 sınıflandırmasındayer alan geriatrik kalça cerrahisi yapılacak hastaya anestezi yöntemi olarak lomberpleksus bloğu uygulandı. Lomber pleksus bloğu ile hastada operasyon için etkin analjezi sağlandı. Hastanın operasyon süresince hemodinamisi stabil olarak seyretti vegüvenli bir anestezi sağlandı. Hastanın yüksek ASA’ya sahip olması genel anestezive spinal anestezi için riskli bulunmuştur. Bundan dolayı, geriatrik hastalarda ve ortopedik cerrahilerde periferik blokların diğer anestezi yöntemlerine göre güvenli biralternatif olacağı düşüncesindeyiz.Öğe Our Experience with Mesenchymal Stem Cells in Patients with COVID-19(Galenos Publ House, 2021) Sari, Sema; MengI, Tugce; Tahta, YahyaSevere acute respiratory syndrome-Coronavirus-2 (SARS-CoV-2), which causes Coronavirus disease-2019 (COVID-19), has rapidly spread all over the world and has become a public health emergency. Coronavirus disease-2019 has a wide clinical spectrum, from asymptomatic infection to Acute respiratory distress syndrome, sepsis, metabolic acidosis, coagulation disorder, multi-organ failure and even death. The dysregulated and hyperimmune response to SARS-CoV-2 could possibly explain the highly variable disease manifestations and play an important role in the pathogenesis of COVID-19. Since there is no specific antiviral treatment in the treatment of COVID-19, treatments for inflammation against the virus and sharing experience are important. Mesenchymal stem cells (MSCs) have potent anti-inflammatory and immunomodulatory abilities that can migrate to damaged tissues, promote tissue regeneration, and inhibit tissue fibrosis. Today, MSCs are widely used in many clinical studies on immune-mediated inflammatory diseases such as Graft-versus-Host disease, systemic lupus erythematosus, and perianal Crohn's disease. MSC treatment in COVID-19 is a promising option. In this study, we would present four patients with COVID-19 who were treated with MSCs and who were found to be positive for real-time polymerase chain reaction tests on nasopharyngeal swab or tracheal aspirate. All patients were critically ill were followed up with mechanical ventilator due to severe hypoxemia. One patient was extubated and discharged. Other patients died. In this study, MSCs were used as salvage therapy in the late period, so benefit might not be seen. In previous studies, this treatment was used earlier and there were results showing the benefits of MSCs. Based on this study, MSCs can be a promising treatment option when used in the appropriate patient at the time.Öğe SPİNA BİFİDALI HASTADA İNTERSKALEN BRAKİYAL PLEKSUS BLOĞU: OLGU SUNUMU(2018) Balcı, Mehtap Arda; Şimşek, Çiğdem; Atay, Emre; Tahta, Yahya; Ertekin, AyşeBrakiyal pleksus, üst ekstremitenin motor fonksiyonunun tümünden ve duyusal fonksiyonun büyük bölümünden sorumludur. Üst ekstremitenin ve omzun anestezisiplexus brachialisin farklı yerlerden bloke edilmesi ilesağlanabilir. İnterskalen blok yan etkisi az, uygulanmasıkolay, başarı oranı yüksek bir işlem olduğundan vepostoperatif analjezi sağladığından omuz ve üstekstremite cerrahilerinde kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Özellikle yüksek riskli hastaların günübirlikanestezi uygulamasında sık tercih edilen bir anesteziyöntemidir. Bu olguda, stimplex eşliğinde prilokainbupivakain kullanılarak interskalen brakiyal pleksusbloğu uygulanan hasta sunuldu. Olgu, 26 yaşında spinabifida tanısı olan hidrosefali sebebiyle şant operasyonugeçirmiş erkek bireydi. Aynı zamanda, hasta birey kronik böbrek yetmezliği nedeni ile haftada 2 gün diyalizegirmekteydi. Olgunun anamnez öyküsünde; epilepsitanısı olduğu, paraplejik astım öyküsünün yer aldığı vegüvercin göğsünün mevcut olduğu belirlendi. Hastanınmikrognati tiroglossal mesafesi kısa, mallampatiskorlaması 4 olarak tespit edildi. 26 yaşındaki erkekhasta sağ humerus kırığı nedeni ile intramedüller çimento augmentasyonu ve vida ile stabilizasyon içinameliyata hazırlandı. Ele alınan olguda hidrosefali, kronik böbrek yetmezliği, güvercin göğsü, astım öyküsü vezor entübasyon kriterleri mevcuttu. Bundan dolayı,riskler göz önüne alındığında çoklu ilaç kullanımındankaçınmak için interskalen brakiyal pleksus bloğu tercihedildi. Sonuç olarak, yüksek riskli hastalarda diğer anestezi uygulamalarına göre rejyonel anestezinin iyi biralternatif olduğu görüşündeyiz.