Yazar "Şeşen, Elif" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2017 TÜRKİYE – ABD VİZE KRİZİ HABERLERİNE YÖNELİKÇERÇEVE ANALİZİ(2019) Doğan, Şeyhmus; Şeşen, ElifÜlkeler arasında yaşanan diplomatik krizler, hem iç hem de dış politikayı ilgilendiren konulardır. Kriz dönemlerinde ülkeler mesajlarını iletmek üzere karşılıklı olarak açıklamalar yapar ve çeşitli tedbirler alırlar. Birbirlerini uluslararası alanda tanıyan ve resmi olarak ilişkilerin yürütülmesinde diplomasi mekanizmasını kullanan devletlerin ilişkilerinde, özellikle kriz dönemlerinde söylem ve görüntüler değişmektedir. Bu aşamada; medyanın oluşturduğu haber içerikleri ve kriz taraflarının medya üzerinden yürütmeye çalıştığı diplomasi trafiğinin öneminin yadsınamaz olduğu düşünülmektedir. ABD ile Türkiye arasında yaşanan 2017 yılı Vize Krizi’ne dair haberlerin söylemini analiz etmeyi amaçlayan bu çalışmada; belirlenen anahtar kelimeler dâhilinde taranan 4-11 Ekim 2017 tarihleri arasındaki toplam 43 haber analiz edilmiştir. Araştırma mecrası olarak seçilen yazılı basın yani gazeteler halen insanların yurt içi ve yurt dışındaki olaylara dair bilgi edindikleri araçların başında gelmektedir. Araştırmada krizle ilgili haberler Pan ve Kosicki’nin (1993) Sözdizimsel Yapılar, Senaryo Yapıları, Tematik Yapılar ve Retoriksel Yapılar olmak üzere birbirleriyle ilişkili dört farklı yapının ortaya konulmasına dayanan çerçeve analizi yöntemi ile incelenmiştir. Araştırma sonuçları, olayın Türkçe gazetelerde“kriz” olarak nitelendiği ve haber çerçevelerinin de başlıklardan itibaren bu yönde çizildiğini buna karşın İngilizce gazetelerde “kısıtlama” olarak nitelendiğini göstermektedir. İkna amaçlı benzer retoriksel araçlara başvurulan haberlerde iki ülke arasındaki gerginliğin sebeplerine dair de benzer argümanlar öne sürülmektedir.Öğe Anneler Günü ve Babalar Günü Reklamlarında Toplumsal Cinsiyet İnşası(2020) Yıldırım, Ozan; Şeşen, ElifYeni ihtiyaçlar, değerler ve yaşam tarzları yaratmayı amaçlayan reklam; kişi, ürün ya da hizmetlerin bireylerin hoşuna gidecek özelliklerini öne çıkarmaya çalışır. Bunu yaparken de imge ve göstergeler ile kültürel ve toplumsal ön kabullerden faydalanır. Bir söylem olarak reklamda konumlandırma üründen ve kültürden bağımsız bir şekilde yapılmaz. Çünkü insan, reklam mesajları da dahil her şeyi kültürel ve toplumsal çağrışımlarına göre anlamlandırır fakat bu anlamlandırma sabit değildir, zamanla değişir. Medya erkek ve kadına yönelik tüketim kalıplarını ve yaşam tarzlarını çeşitli araçlarla yeniden kurar. Reklamlar toplumsal cinsiyete dair geleneksel değer ve yerleşik düşünceler ile toplumsal stereotipleri tekrar eder. Anneler günü ile babalar günü için hazırlanan reklamların söylemleri arasında başta reklamı yapılan ürünler olmak üzere çeşitli farklılıklar dikkati çeker. Anneler gününde daha çok kadınların gelenekselrollerinivetoplumsal konumlandırılmalarını vurgulayan beyaz eşya ya da küçük ev aletleri gibi ürünlerin reklamları öne çıkarken babalar gününde arabadan kravata daha çok doğrudan erkeğin kullanacağı ürünlerin reklamları yapılır. Bu reklamlar ile kadın ve erkeğe biçilmiş toplumsal cinsiyet rollerini yansıtan söylemler yeniden inşa edilir. Bu çalışma, Anneler Günü ve Babalar Gününe özel olarak hazırlanan ve bu günlerin hemen öncesinde Türk televizyon kanallarında 2018 yılında yayınlanan TV reklamlarındaki toplumsal cinsiyet inşasını göstergebilimsel yöntemden hareketle çözümlemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada toplumsal cinsiyet inşasının reklamlardaki yansımalarının genel bir değerlendirmesi yapılmış olup reklamlar, anneliğe ve babalığa dair tekrarlanan ortak temalar etrafında incelenmiştir. Bu bağlamda Anneler Günü reklamlarında “Anne güven verir”, “Anne şefkatlidir”, “Anne fedakârdır” olmak üzere üç tane, Babalar Günü reklamlarında “Baba ilgili ama otoriterdir”, “Baba güçlüdür, duygularını belli etmez” ve “Baba fedakârdır” olmak üzere üç tane tema üzerinde uzlaşılmıştır. Reklamlarda anne(kadın) sevgi dolu, güven veren, fedakâr, şefkatli olarak betimlenirken; baba (erkek) duygusallığını belli etmeyen, güçlü, evin geçimini sağlayan kişidir. İncelenen reklamlarda Anneler Günü reklamlarında annenin iş hayatına dair vurgu yapılmazken, Babalar Günü reklamlarında baba çalışan kişi olarak görülmektedir.Reklamların analizi toplumda anne ve babaya atfedilen toplumsal cinsiyet rollerinin anneler günü ve babalar günü reklamlarında tekrarlandığını, söz konusu rollerin reklamlar aracılığıyla yeniden kurulduğunu ortaya koymuştur.Öğe ÇOK PARTİLİ DÖNEM HÜKÜMET PROGRAMLARINDA İLETİŞİM ALANINA YÖNELİK İFADELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ(2022) Yıldırım, Ozan; Şeşen, ElifÜlkemizde matbuattan medyaya dönüşen basın, ilk düzenleme olan 1864 tarihli Matbuat Nizamnamesi’nden bugüne çok sayıda düzenlemeye konu olmuştur. Kitle iletişim araçlarının toplumsal rolleri dikkate alındığında, iletişim alanının yasalarla düzenlenmesinin önemi de anlaşılabilir. Bazıları basın özgürlüğünün sağlanması, bazıları basının kontrol altına alınması, bazıları ise bu araçların ve basın mensuplarının çalışma koşullarının düzenlenmesi amacını taşıyan bu düzenlemelere dair ilk işaretlerin verildiği yerlerden biri hükümet programlarıdır. Hükümetlerin halka yönelik vaatlerini, çeşitli konulardaki fikir ve projelerini içeren bu programlarda pek çok alanla ilgili temel politikalar, yapılan ve yapılması planlanan çalışmalar açıklanır. Hükümet programları, demokratik rejimlerde siyasal aktörlerin halka ulaşmak için en temel aracı konumundaki medya ve iletişim alanı ile ilgili hükümetteki siyasal partilerin söylemlerinin takip edilebileceği metinlerdir. 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile başlayan ve 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmesine kadar geçen süre içinde kurulan hükümetlerin programlarında basın ve genel olarak iletişim alanına yönelik konulara nasıl yer verildiğini ortaya koymayı amaçlayan bu çalışmada toplam 40 hükümet programı incelenmiştir. İçerik analizi yöntemi ile gerçekleştirilen analizde tümevarımsal yaklaşımla yapılan ön okumalar doğrultusunda toplam 6 alt başlık belirlenmiş, bu başlıklar altında gerçekleştirilen analizin sonucunda hükümet programlarında en fazla yasal düzenlemelere dair ifadelerin yer aldığı görülmüştür. En fazla ifadenin yer verildiği ikinci alt başlık iletişim altyapısı, üçüncü başlık ise basın özgürlüğüdür.Öğe GÜZİN ABLA KÖŞESİNDE TOPLUMSAL CİNSİYETİN İNŞASI(2020) Şeşen, ElifBir kişi, nesne ya da olgunun çok sayıda kişi tarafından beğenildiğini anlatmak için kullanılan popüler kültür öğeleri, o toplumda kabul görmüş normların, kuralların, değerlerin, iktidar ilişkilerinin izlerini taşır. Popüler kültür belirli bir yaşam tarzının, belirli iktidar ilişkilerinin yaygınlaşması, onaylanması ve yeniden üretilmesine katkıda bulunur. Bu süreçteki konulardan biri de toplumsal cinsiyet ilişkileridir. Toplumsal rol ve davranışları cinsiyet temelli bir bakış açısıyla düzenleyen toplumsal cinsiyet reklamlar, televizyon programları, haberler gibi pek çok popüler medya ürününde su yüzüne çıkar. Çünkü toplumsal cinsiyete dair ön kabulleri popüler hale getiren medya, toplumsal kabul ve değerlerin yeniden üretilmesinde önemli bir role sahiptir. Bu duruma örnek oluşturan ve yıllardır gazetelerde varlığını sürdüren dertleşme köşeleri, cinsiyetçi ideoloji ve söylemin aktarım aracıdır. Dertleşme köşeleri, popüler kültür ürünlerine sinmiş cinsiyetçi söylemleri incelemek, toplumsal cinsiyetin gündelik hayata yansımalarını ortaya çıkarmak adına kayda değer bir örnektir. Çünkü sıradan insanların gündelik ve kişisel sorunlarına çözüm aramak adına yazdıkları bu köşelerde, yayınlanan mektuplar gibi dile getirilen sorunlara çare olarak sunulanlar da cinsiyetçi kalıpyargıların göstergelerini barındırmaktadır. Toplumsal cinsiyet ilişkilerinin gündelik hayatın seyri içinde nasıl aktarıldığını anlamayı amaçlayan bu çalışmada dertleşme köşelerinin Türkiye’deki en ünlü örneği olan Güzin Abla köşesine gelen başvurular David Sholle’nin (1999) ideolojik dilsel pratiklere yönelik sınıflandırması esas alınarak nitel ve nicel içerik analizine tabi tutulmuştur. Güzin Abla köşesinde 1982-2018 yılları arasında farklı tarihlerde yayınlanmış toplam 66 mektubun cinsiyetçi söylem açısından incelendiği bu çalışmanın sonucu, köşede verilen tavsiyelerin danışanın cinsiyeti fark etmeksizin cinsiyetçi kalıplar çerçevesinde şekillendiğini göstermektedir. Köşeye yazanların yaklaşık %75’i kadın olup büyük bir çoğunluğu (%83) aşk ve ilişkilere dair sorunlarını anlatmaktadırlar. Güzin Abla’nın mektuplara verdiği cevaplardaki tavsiyelerin ise %50’den fazlasında cinsiyetçi kalıplar ağır basmaktadır.Öğe Kadın STK’larının Internet ve Facebook Paylaşımlarının Çerçeve Analizi(2019) Şeşen, ElifTarihsel olarak ülkemizde başlangıcı Meşrutiyet yıllarına uzanan kadın hareketleri 1970’lerde güçlenmiş ve 1990’larda da kurumsallaşmıştır. Bugün kadın hakları alanında çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşu (STK) aktiftir ve çeşitli mecralarda sesini duyurmaya çalışmaktadır. Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin önlenmesi gibi başarısı; toplumsal sorumluluk paylaşımına bağlı olan konularda mümkün olduğunca geniş bir kitleye ulaşılabilmesi için alandaki STK’lar halkla ilişkilere önem vermelidir. Kadın STK’ları da diğer gönüllü kuruluşlar gibi toplumsal destek kazanmak için farklı kitle iletişim araçlarında çeşitli aktiviteler gerçekleştirirler. Internet ve sosyal medya platformları kadın STK’larının kamuya ulaşmak için kullandıkları temel araçlardan biridir. Burada önemli olan bu kuruluşların mesajlarında konuları ile ilgili nasıl bilgi verdikleri yani çerçeveledikleridir. Çünkü bir konunun nasıl çerçevelendiği kişisel ve toplumsal algıyı etkileyebilir. Kadın STK’larının web sitesi ve Facebook paylaşımlarının çerçeveleme analizini yapmayı hedefleyen bu çalışmada, ülkemizde faaliyet gösteren on kadın STK’sının internet ve sosyal medya paylaşımları Gamson’un (1992) ortaya koyduğu toplumsal çerçeve, uzlaşı çerçevesi ve toplu eylem çerçevesi olmak üzere toplumsal hareketlerin üç temel çerçeveleme stratejisine göre analiz edilmiştir. İçerik analizi ile desteklenen çerçeve analizi neticesinde sözkonusu STK’ların en fazla tercih ettiği çerçevenin toplu eylem çerçevesi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Political Discourse Analysis of Aliyev’s Address to the Nation Regarding the Second Karabakh War(2022) Şeşen, Elif; Yıldırım, Ozan; Doğan, ŞeyhmusIn war and conflict situations, both on the front and on the political plane, the parties resort to political discourses for persuasion and propaganda in order to justify and legitimize their actions, to manage the flow of information by spreading their point of view. In this context, the study aims to reveal how the persuasive rhetorical tools in political discourse are used in relation to an important issue such as war, in the example of the President of Azerbaijan İlham Aliyev’s address to the nation during the Second Karabakh War. In this direction, 6 speeches of Aliyev between October 4, 2020 and November 10, 2020 were analyzed within the framework of Ponton’s political discourse analysis method. It was seen that Aliyev effectively used ethos to renew the self-confidence of the Azerbaijani people, and pathos effectively to reveal her emotional state, especially in his speeches to the nation. Aliyev supports the justification of Azerbaijan by using logical arguments and historical evidence in all his speeches. In this context, it was concluded that Aliyev supported his discourses with body language by using persuasion and rhetorical tools effectively and appropriately, thus reinforcing the effect of his speeches.Öğe The Brutal Face of the Violent Game of the Capitalist Competition: Squid Game(2022) Akyıldız, Yavuz; Şeşen, ElifGlobalization, which has gained momentum since the 1970s, is effective in almost every field, but its prominent dimension is economically based and it leads to increasing inequalities throughout the world. This inequality feeds an environment in which uncertainty, competition, risk and anxiety are intense in social life. The sense of weakness and defeat that people feel more and more, makes it easier for them to accept harsher and ruthless competition conditions and deepens the moral contradictions of modern man, who can risk everything for self-interest. Capitalist relations of production, where success is measured by money and where cooperation is replaced by competition, turns a large mass of people who fail in this game into a useless and unnecessary waste. In this study, the Squid Game series is analyzed through the concepts of capitalism, competition and game. The series, which describe people involved in a life-or-death game to solve their financial problems, shows the brutality of the competitive capitalist system in general. The study, in which the series is analyzed with descriptive analysis within the frame of the defined concepts, reveals the destruction of the exploitative system of today’s modern society on people.Öğe THE UNBEARABLE LIGHTNESS OF DIGITAL ACTIVISM: THE EFFECT OF GENDER ON SOCIAL ACTIVIST PARTICIPATION LEVEL OF UNIVERSITY STUDENTS(2019) Şeşen, Elif; Şeker, PerihanThe study aims to understand the participation status of the university students in the protest activities defined as digital or social activism, which are organized commonly through social media in the example of Niğde Ömer Halisdemir University. The survey to get data regarding the participation situtation of the students to various protest activities that starts online and are delivered offline and the effect of gender on this participation was applied to 320 individuals. The study results deduced out of testing three hypothesis in total showed that online activities have small effects on reality. The reactions are limited to subscribing or likes, and 80% of the students, that is four out of five students, do not participate in these physical offline activities. Also the percentages of respondents who answered negatively in participation to activist actions about 54% in women and 58% in men. It might be said that there is no a significant difference between genders.