Yazar "Demokaan Demirel" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Eski Türklerde Devlet Sisteminin Mutlak Monarşik Modelden Ayrılan Yönleri(2017) Demokaan DemirelEski Türklerdeki devlet yapısının temelinde dört unsur vardır. Bunlar; halk, özgürlük, ülke ve kanundur. Halk, boyların bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bağımsızlık, Türklerin büyük önem verdiği bir unsurdur ve bunun için mutlak bir devlet yapısı gereklidir. Ayrıca her Türk devleti belirli bir arazi üzerinde kurulmuştur ve Türk devletleri kanun anlamına gelen töre hükümlerine göre idare edilmişlerdir. Adalet, eşitlik ve insanlık törenin değişmeyen hükümleridir. Bu hükümler kişi hak ve hürriyetlerini güvence altına almaktadır. Eski Türkler disiplin, özgür düşünce, cesaret, geçmişe bağlılık gibi özelliklere sahip fertlerden oluşmaktadır. Bu çalışma, Eski Türk devletlerindeki yönetsel nitelikleri mutlak monarşik rejimlerin özellikleri ile karşılaştırmayı amaçlamaktadır. Çalışmada devlet yönetimindeki unsurlar dikkate alınmıştır ve genel anlamda idari yapının kendine özgü özellikleri tespit edilmiştir. Kurultay ve törenin hükümdarın siyasal iktidarı üzerindeki etkileri tartışılmaktadır. Veraset usulü değerlendirilmektedir. Toplumsal bakımdan ise tabakalaşma, özel mülkiyet ve kadının aile içindeki rolü gibi hususlar monarşik sistem kapsamında incelemeye tabi tutulmaktadır.Öğe Hesap verebilirlikte denetimin yeni rolü(2013) Demokaan DemirelHesap verebilirlik, kamu yönetiminde açıklığın sağlanması bakımından önemli bir niteliğe sahiptir. Kamu kurumlarının ve yöneticilerinin idari eylem ve işlemlerinin belli otoritelerce değerlendirilmesine olanak tanımaktadır. Geleneksel kamu yönetiminde hesap verebilirlik bürokrasinin politikacılar tarafından denetlenmesini, politikacıların da seçimler yoluyla halka hesap vermesini içermektedir. Bu bakımdan bürokratik süreçlere ve hukuki kaidelere önem verilmektedir. Yeni kamu yönetimi anlayışı hesap verebilirliği daha çok yönetsel ve kurumsal açıdan sağlamaya çalışmaktadır. Profesyonel hesap verebilirliğe ağırlık vermektedir. Hesap verebilirlikten daha geniş bir kavram olan denetim, kamu yönetimindeki faaliyetlerin belirlenen biçimde yürütülüp yürütülmediğini sorgulamaktadır. Kamu kurumlarının amaçlarını başarıyla gerçekleştirmeleri, kamusal sorumlulukların uygun bir biçimde yerine getirilmesi denetim vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Hesap verebilirlik yönetsel işlevlere ilişkin denetim mekanizmalarından sadece birini oluşturmaktadır. Geleneksel kamu yönetimi hesap verebilirliği sağlamak için iç denetim ve bürokratik kontrole önem vermektedir. Yeni kamu yönetiminde ise hesap verebilirlik performans göstergelerine dayalı ve sonuç odaklı bir denetim aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Bu yeni denetim anlayışı, girdilerden daha çok çıktılar üzerinde durmaktadır. Vatandaş tercihlerini dikkate aldığı için demokratik bir nitelik arz etmektedir. Kamu kurumlarında etkinlik ve verimliliği gerçekleştirme amacındadır. Elde edilen performansın arttırılması üzerinde durmaktadır. Kamu hizmetlerini sayısal veriler temelinde ölçmek istemektedir ve iktisadi göstergelerin sonuçlarına göre hareket etmektedir.Öğe MAX WEBER’İN SOSYOLOJİ KURAMI(2013) Demokaan DemirelSosyoloji toplumsal yapıyı inceleyen önemli bir sosyal bilim dalıdır. Max Weber bir bilim olarak sosyolojinin kavramsal çerçevesiniçizen önemli bir sosyologdur. O, modern sosyolojinin kurucusu olarak bilinmektedir. Weber sosyolojinin konusunu sosyal eylem olarak niteler. Weber'e göre; sosyoloji sosyal eylemleri yorumlayarak anlama amacındadır. Sosyoloji bir sosyal eylem bilimidir. Sosyal eylemler akılcı davranışlar ile duygusal ve geleneksel davranışları içerir. Weber sosyal eylemleri anlama yöntemi aracılığıyla kavramayı amaçlamaktadır. O, toplumsal konularda kavramları anlamak ve açıklamak için iki yöntem kullanır: İdeal tip analizi ve tarihi tip analiz. İdeal tipler gerçek değildir, fakat gerçekle ilişkileri vardır. İdeal tipler hayali bir rasyonelleştirmenin ürünüdür. Tarihi tip analizi ise tarih ve sosyolojinin ortak çalışma konularına sahip olduğunu ileri sürer. Weber ayrıca sosyolojinin siyasal ve ahlaki değerlere ilişkin görüş belirtmesini yasaklar. O'na göre; sosyoloji nesnellik ve değer tarafsızlığı içinde hareket etmelidir. Weber sosyolojik açıdan insan davranışlarının farklı özellikler taşıdığını belirtmektedir. Bu nedenle insan davranışları hakkında genel yasalara ulaşılamayacağını öne sürmektedir. O, dini olaylar ile ekonomik olaylar arasında da bir bağ kurmaktadır. O'na göre; Protestan ahlâk bireyciliği, sıkı çalışma ve disiplini, rasyonel davranış ve özgüveni teşvik etmektedir. Bu durum kapitalizmin gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. Çalışma, Weber'in sosyoloji kuramını ve sosyal bilimler metodolojisini teorik açıdan incelemektedir. Bu kapsamda çalışmada literatür taraması esas alınmıştırÖğe Modernizmden postmodernizme Kamu yönetimi(2014) Demokaan DemirelModernizm bir aydınlanma projesi olarak ortaya çıkmıştır. Doğa bilimleri ve sosyal bilimlerde nesnelliği savunur. Kalkınmış bir ekonomiye, idari rasyonaliteye, sosyal anlamda dünyanın farklılaşmasına önem verir. Kamu yönetiminde kuralları, bütünlüğü ve standardizasyonu dikkate alır. Hiyerarşik, süreç odaklı, merkeziyetçi bir idari yapı tasavvur eder. Genel anlamda postmodernizm modernizmle bir hesaplaşmadır. Postmodernizm, modernizmin akıl, kimlik nesnellik, mega anlatılar temel kavramlarını sorgular. Bireyci toplumsal düzenlemelere olanak tanır. Postmodernistlere göre, bireysel farklılıklar bir bütün oluşturur ve toplumsal gerçekliklerin tek bir açıklaması yoktur. Postmodernizm kamu yönetiminde bürokrasi ve kırtasiyeciliği azaltmayı amaçlar. Yerinden yönetim, esneklik, geçici örgütlenmeler, beşeri sermayeye değer verme, enformasyon teknolojisinden yararlanma, katılım postmodern kamu yönetiminin ana özellikleridir. Bu çalışma, modernizmi ve postmodernizmi yönetsel bakımdan tahlil etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmada modern ve post modern dönemdeki kamu yönetimi anlayışı karşılaştırılmalı bir biçimde incelenmektedir.Öğe OSMANLI DEVLETİ’NDE MODERNLEŞME VE MİLLİYETÇİLİK: 19.YY’DA BALKAN MİLLİYETÇİLİĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME(2016) Demokaan DemirelMilliyetçilik 19.yy ortalarında siyasal bir doktrin olarak ortaya çıkmıştır. Milliyetçiliğin gelişiminde 1789 Fransız Devrimi'nin rolü büyüktür. Milliyetçilik, siyasal meşruiyetini ulusa ve ulus devlete dayandırmıştır. Modernleşme süreci milliyetçilik akımını desteklemiştir. Sanayi Devrimi sonrasında toplumsal değişim süreci hızlanmıştır. Kitle iletişim araçlarındaki gelişmeler okur-yazar oranını arttırsa da toplumsal refahtaki gelişmeler eşitsizliklere neden olmuştur. Böyle bir ortamda milliyetçilik eşitlik ve özgürlük taleplerinin yeni aracı haline gelmiştir ve belli bir etnik grup kapsamında dinsel ve dilsel homojenliği sağlamaya çalışmıştır. Milliyetçilik çok uluslu devletleri ise olumsuz etkilemiştir. Siyasal hak ve özgürlük taleplerini artırarak çeşitli isyanlara yol açmıştır. Osmanlı devletinde Balkan milliyetçiliği sonucu çıkan isyanlarda din ve dil faktörü en önemli rolü oynamıştır. Bu isyanlar dış güçlerce de açıkça desteklenmiştir. 19.yy'daki milliyetçilik hareketleri sonucunda devlet farklı kimliklere sahip ve çok dinli kozmopolit yapısını kaybetmiştir. Bu çalışmanın amacı, siyasal bir akım olarak milliyetçiliğin özelliklerini ortaya koyarak modernleşme süreciyle olan yakın ilişkisini belirlemektirÖğe PERFORMANS ESASLI BÜTÇE: ABD, İNGİLTERE ve TÜRKİYE ÖRNEKLERİ(2015) Demokaan DemirelPerformans esaslı bütçeleme, 1980 sonrası kamu mali yönetimi reformlarında önemli bir yere sahiptir. Etkinlik, verimlilik, tutumluluk ilkeleri aracılığıyla kamu yönetimine ekonomik bir anlam katmaktadır. Bu bütçe türünün en önemli yararı, girdi ve süreçlerden çok çıktı ve sonuçlara odaklanmasıdır. Bu durum kamu harcamalarında rasyonel tercihler yapılmasını, mali saydamlık ve hesap verebilirliğin artmasını sağlamaktadır. Performans esaslı bütçeleme, stratejik planlamayla kamu kurumlarına geniş bir bakış açısı kazandırmaktadır. Sayısal verilere dayalı performans programı ve göstergeleriyle kamu sektöründe kaynak kullanımını kontrol altına almaktadır. Çok yıllı bütçeleme, analitik bütçeleme, tahakkuk esaslı muhasebe ise maliyet/fayda analizlerine imkân tanımaktadır. Faaliyet raporları aracılığıyla da kamu mali yönetiminin şeffaflığı sağlanmaktadır. Çalışma kapsamında, performans esaslı bütçeyi başarılı kılan faktörler değerlendirilmiştir. Bunun için ülke örnekleri incelenmiştir.Öğe Performansın Mali Boyutu: Performans Esaslı Bütçe *)(2015) Demokaan DemirelPerformans esaslı bütçeleme, 1980 sonrası kamu yönetimi reformlarında önemli bir yere sahiptir. Etkinlik, verimlilik, tutumluluk ilkeleri aracılığıyla kamu yönetimine ekonomik bir anlam katmaktadır. Bu bütçe türünün en önemli yararı, girdi ve süreçlerden çok çıktı ve sonuçlara odaklanmasıdır. Bu durum kamu harcamalarında rasyonel tercihler yapılmasını, mali saydamlık ve hesap verebilirliğin artmasını sağlamaktadır. Performans esaslı bütçeleme, stratejik planlamayla kamu kurumlarına geniş bir bakış açısı kazandırmaktadır. Sayısal verilere dayalı performans programı ve göstergeleriyle kamu sektörünün kaynak kullanımını kontrol altına almaktadır. Çok yıllı bütçeleme, analitik bütçeleme, tahakkuk esaslı muhasebe ise maliyet/fayda analizlerine imkân tanımaktadır. Faaliyet raporları aracılığıyla da kamu mali yönetiminin şeffaflığı sağlanmaktadır. Çalışma kapsamında, performans esaslı bütçeyi başarılı kılan faktörler değerlendirilmiştir. Bunun için ülke örnekleri incelenmiştir.Öğe Üçüncü yol politikalarında yeni kamu yönetiminin izleri(2015) Demokaan DemirelÜçüncü yol sağ ve sol politikalar arasında bir denge kurmayı amaçlamaktadır. Klâsik devletçi sol politikaları liberal sağın tezlerini dikkate alarak reddetmektedir. Üçüncü yolun temel ilkeleri piyasa ekonomisine vurgu, demokratikleşme, güçlü bir sivil toplum, sosyal yatırım devleti, yerel yönetimlere yetki devri şeklinde sıralanmaktadır. Üçüncü yol yeni kamu yönetiminin devleti küçültme felsefesinden hareket etmektedir. Böylece kamu yönetiminde sözleşmecilik uygulamaları yaygınlaştırılmıştır. Hizmeti üreten- sunan ayrımı benimsenmiştir. Eğitim ve sağlık alanında yarı piyasa tarzı tedbirler alınmıştır. Özelleştirme politikaları kamuda verimsizliğin önlenmesini amaçlamıştır. Yerelleşme uygulamalarıyla merkezi yönetimin stratejik kapasitesi güçlendirilmiştir. Sosyal güvenlik tedbirleriyle sosyal güvenlik ağı daraltılmıştır ve bireyler daha çok çalışma yaşamına yönlendirilmiştir. Gerçekleştirilen reformlarla kamu hizmetlerinde niteliğin artması ve vatandaş memnuniyetinin sağlanması arzulanmıştır. Bu çalışma yeni kamu yönetiminin üçüncü yol politikaları üzerindeki etkisini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda merkezi düzeydeki reformlar, piyasalaşma ve performans yönetimi uygulamaları, yerelleşme politikaları ile sosyal güvenlik tedbirleri ele alınmaktadır. Reformlar sonucunda sosyal refah devleti anlayışından uzaklaşıldığı ve kamu harcamalarının azaltıldığı görülmektedir.Öğe Üçüncü Yol ve İngiltere’de Blair Dönemi Kamu Reformları(2014) Hamza Ateş; Demokaan DemirelÖzet: Bu makale son yirmi yılda egemen hale gelen Üçüncü Yol felsefesi ile İngiltere’de Tony Blair yönetimindeki Yeni İşçi Partisi’nin kamu yönetimi reformları arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Makalede Üçüncü Yol, eski sol ve yeni sağdan farklı bir yakla- şım olarak ortaya konulmakta ve gerçekleştirilen kamu yönetimi reformları ile İşçi Par- tisi’nin yeni ideolojik konumu arasında bağlantı kurulmaktadır. İşçi Partisi’nin ortak- lıklar ve katılım perspektifi ile gerçekleştirdiği piyasalaşma eksenli reformlarla, merkezi ve yerel düzeydeki reformlar, yönetimde açıklık reformları detaylı olarak incelenmekte ve bu reformların Üçüncü Yol felsefesi ile ilişkisi ortaya konmaktadır.