Gebelikte algılanan stres ve sosyal desteğin erken doğum tehdidi üzerine etkisi

Küçük Resim Yok

Tarih

2024

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Bu yüksek lisans tezinde, gebelikte algılanan stres ve sosyal desteğin erken doğum tehdidi (EDT) üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu kesitsel çalışma 371 gebe kadın ile yürütülmüştür. Veriler, "Tanıtıcı Bilgi Formu", "Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği", "Prenatal Psikososyal Profil (PPP)" kullanılarak toplanmıştır. Araştırmaya katılan gebelerin yaş ortalamasının 26.5±4.6 olduğu ve %30.2'sinin üniversite mezunu olduğu belirlenmiştir. Gebelerin EDT tanısı alma oranı %23.2 olarak tespit edilmiştir. EDT tanısı alan gebelerin almayanlara göre PPP'nin stres alt boyutundan aldıkları puan ortalaması daha yüksek, sosyal destek-eş ve sosyal destek- çevre alt boyutundan aldıkları puan ortalamaları ise daha düşük bulunmuştur (p<0.05). Gebelikte algılanan stres düzeyinin (OO:1.05; %95 GA:1.00-1.10) ve önceki gebelikte EDT nedeniyle hastaneye yatma durumunun (OO:5.92; %95 GA:1.71-20.47) EDT tanısı alma olasılığını artırdığı belirlenmiştir (p<0.05). Gebelerin sağlık sigortasının bulunması (OO:0.42; %95 GA:0.24-0.75) ve yakın çevreden algıladıkları sosyal desteğin artması durumunda EDT tanısı alma olasılığının azaldığı saptanmıştır (OO:0.97; %95 GA:0.96-0.98; p<0.05). Geçmişte EDT öyküsünün varlığı, gebelikte algılanan stres düzeyinin artması, yakın çevreden alınan sosyal desteğin azalması ve sağlık sigortasının olmaması durumunun EDT tanısını alma olasılığını artırdığı konusunda sağlık profesyonellerinin ve gebelerin farkındalıklarının artırılması gerekmektedir. Anahtar Sözcükler: Erken doğum tehdidi, stres, sosyal destek, hemşirelik
In this master's thesis, it was aimed to determine the effect of perceived stress and social support during pregnancy on threatened preterm labour (TPL). This cross-sectional study was conducted with 371 pregnant women. Data were collected using the "Descriptive Information Form", "Hospital Anxiety and Depression Scale" and "Prenatal Psychosocial Profile (PPP)". The mean age of the pregnant women who participated in the study was 26.5±4.6 years and 30.2% were university graduates. The rate of TPL diagnosis was found to be 23.2%. The mean scores of pregnant women diagnosed with TPL were higher in the stress subscale of the PPP and lower in the social support-partner and social support-environment subscales compared to those who were not diagnosed with TPL (p<0.05). It was determined that the perceived stress level during pregnancy (OR:1.05; 95% CI:1.00-1.10) and hospitalization due to TPL in the previous pregnancy (OR:5.92; 95% CI:1.71-20.47) increased the likelihood of being diagnosed with TPL (p<0.05). It was found that the likelihood of being diagnosed with TPL decreased when pregnant women had health insurance (OR:0.42; 95% CI:0.24- 0.75) and when the social support they perceived from their immediate environment increased (OR:0.97; 95% CI:0.96-0.98; p<0.05). It is necessary to increase the awareness of health professionals and pregnant women about the fact that the presence of a history of TPL in the past, increased perceived stress level during pregnancy, decreased social support from the immediate environment and lack of health insurance increase the likelihood of being diagnosed with TPL. Keywords: Threatened preterm labour, stress, social support, nursing

Açıklama

Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Hemşirelik Ana Bilim Dalı, Doğum, Kadın Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Bilim Dalı

Anahtar Kelimeler

Hemşirelik, Nursing

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye