Kent İmarı ve Planlaması Üzerine Etik Düşünceler
Küçük Resim Yok
Tarih
2022
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
İnsan, avcı ve toplayıcı bir toplumsal yapıdan yerleşik hayata geçişle birlikte mekânın nasıl yönetileceği sorunu ile karşı karşıya kalmıştır. Yerleşik hayatın doğası gereği sınırlı alanda hareket eden ilk yerleşimcilerin hareket alanı kentsel yaşamla birlikte daha da daralmıştır. Tarihsel bir gerçek olarak, kentin bu sınırlılık hali kent toprağını her zaman değerli kılmıştır. İlk kentlerin ortaya çıkışından Ortaçağ kentlerine kadar, güvenlik, üretim gibi nedenler kentsel mekânların en verimli şekilde düzenlenmesini gerektirmiştir. Temelde bu anlayış modern kentler için de geçerliliğini korumaktadır. Kalenin güvenlikli alan olma özelliğini kaybetmesi, ticaretin kentlerde yoğunlaşması, sanayi üretiminin artışı ve burjuvanın yükselişiyle birlikte kentler hızla surların dışına yayılmaya başlamıştır. Ancak kentlerin mekânda bu devasa yayılışı bile kıt kaynak olan kent topraklarına yönelik talebi azaltmamıştır. Kent topraklarının kullanımında herhangi bir etik ilke olup olmadığı, hangi etik ilkeler çerçevesinde yapılması gerektiği bu makalenin temel sorunsalıdır. Kent toprakların Batının kapitalist ülkelerinde alınır-satılır meta haline dönüşmesi, başta Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, imar planlarının toplumcu bir etik çerçevesinde yapılmasını ve uygulanmasını zorlaştırmıştır. Neoliberal akımın etkisindeki gelişmekte olan ülkelerde, kent topraklarının nasıl kullanılacağına ilişkin etik tartışmalar devam etmektedir.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Etik, Hukuk
Kaynak
İdealkent
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
13
Sayı
37