Örgütlerde temel bilgi ve değer kayıplarının varoluşçu analizi ve bir uygulama

Küçük Resim Yok

Tarih

2009

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Niğde Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Günümüzde örgütler insanların önüne geçmiş durumdadır. Bu durum örgüt içindeki gerek işçi gerekse yönetici konumundaki bütün çalışanlar için çok ağır sonuçlar getirmektedir. Bu ağır sonuçlar çeşitli düşünce akımları içinde yer alan birçok araştırmacı tarafından dile getirilmişse de, yönetim ve organizasyon alanında yapılan çalışmalar ağırlıklı olarak statükoyu destekleyen doğrultudadır. Bu sorunların başta gelenleri tahakküm ilişkilerinin yaygınlık kazanması, yabancılaşma ve çalışanların kendi kişiliklerinin belirleyicisi olmaktan vazgeçerek örgütlerde belirlenen roller ve bu rollerin gereklerini kişilik olarak benimsemeleridir. Bütün bunlar aslında tek bir sorunun çeşitli yüzleridir. Bu sorun bireyin anlam arayışı mücadelesinde gerilemesi veya temel bilgi ve değer kaybı olarak ifade edilebilir. Birçok düşünce akımı bu sorunları farklı yönler ile ele almıştır, ancak varoluşçu yaklaşım insanın ölümlülüğü üzerinde yoğunlaşması ile diğer akımlardan farklılaşmaktadır. Varoluşçu düşünürler modern toplumda ölümün inkâr edilmesini ve gündem dışı tutulmaya çalışılmasını eleştirmişler ve bu yüzden bireylerin hayatta bir anlam duygusu elde etme şanslarını kaybettiklerini savunmuşlardır. Birçok psikoterapist, varoluşçuluktan etkilenmiş ve çeşitli psikoterapi okulları kurmuşlardır. Buna karşılık, varoluşçuluk kendine yönetim alanında çok sınırlı bir yer bulabilmiştir. Bu çalışmada öncelikle, temel bilgi ve değer kayıpları olarak adlandırılan sorunların varoluşçu bir bakış açısıyla ve çeşitli metaforlar ve kavramsallaştırmalara başvurularak çözümlemesi yapılmakta; daha sonra da, varoluşçu düşüncenin ve varoluşçu psikoterapi okullarının temel birkaç unsurundan biri olan ölüm temasının örgütlerle ilişkilendirilmesi yönünde bir uygulamaya yer verilmektedir. Bu uygulamada, deneklere iki farklı anket uygulanarak çalışanların dış etkilerle motive olma dereceleri ile ölüme tehdit olarak bakışları, daha doğru bir ifadeyle ölümü göz ardı etme dereceleri, arasında bir ilişki ve bağıntı olup olmadığı anlaşılmaya çalışılmıştır. Bulgular, çok güçlü bir şekilde olmasa da, varoluşçuların --ölüm farkındalığının bireyin kendini bilmesine ve kendi olmasına olumlu etkisi olacağı yönündeki-- tezlerini destekler niteliktedir.
Today, we are living in a world in which organizations precede human beings. This situation conveys heavy consequences for all employees regardless of they are managers or workers. Although numerous researchers from various thought traditions have articulated these heavy consequences, direction of the studies in the management and organization field largely maintains the status quo. Expansion of domination relations, alienation, and employees? concession of their rights to determine their identity and their adoption of the roles imposed upon them by the organizations as their own identity are to be reckoned among these problems as the leading ones. Indeed, these are the various facets of a single problem. This basic problem can be stated as the withdrawal of the individual in the struggle of the search for meaning, or in other words, as the loss of basic knowledge and value. A number of thought schools treated the various facets of this problem, but existentialist approach differed from the rest as it focused on the mortality of man. Existentialist thinkers have criticized the fact that the modern society tend to deny death and to keep it off limits. They have contended that individuals have no chance of reaching a feeling of meaning because of this denial. A great number of psychotherapists, influenced by the existentialism, established some distinctive psychotherapy schools. However, existentialism found a very limited spot in the field of management. This study, first, analyzes the basic knowledge and value losses from an existentialist point of view, utilizing various metaphors and conceptualizations. Then, it applies the death theme, which is a fundamental element of existential thought and existential psychotherapy schools, to an organizational context. In this process, participants of the study filled out two different questionnaires that aimed to determine the relationship between the employees? level of motivation through external influences and their perception of death as a threat (or their repression level of death thought). Though not too strongly, findings sustain the existentialist line of argument, that is, the awareness of death will positively contribute to individuals? being and knowing self.

Açıklama

Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Bölümü, İşletme Ana Bilim Dalı, Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı

Anahtar Kelimeler

İşletme, Business Administration

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye