Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Yerel yönetimlerde özelleştirme ve Türkiye'deki uygulamalar(Niğde Üniversitesi, 1998) Uçar, Bülent; Özsoy, NasufÖZET Giderilmesinde kamu yararı bulunan, toplumsal bir ihtiyacı karşılamak amacıyla, kamu tüzel kişileri veya onların yakın gözetimi altında özel sektör işletmeleri ve gönüllü kuruluşlardan oluşan "Ara sektör" (Üçüncü sektör) tarafından yürütülen faaliyetler kamu hizmeti olarak nitelendirilmektedir. Çeşitli nedenlerde son elli yıldır çok büyük oranda artış gösteren devletin ekonomik ve sosyal görevleri, başka deyişle kamunun yapısal ve işlevsel genişlemesi; örgüt yönetim, hizmetlerin işlenmesi, koordinasyon ve halkla ilişkiler açısından önemli sorunlara yol açmaktadır. Günümüzde devletin, ter tür ihtiyacı karşılaması zorlaştığından, kamu hizmetlerinin özel kişilere gördürülebileceği kabul edilmektedir. Bu bakımdan kamu hizmetinin organik unsurunda çözülme olmuştur. Demokrasi okulları olarak kabul edilen yerel yönetimlerden, nüfus ve teknoloji veri kabul edildiğinde, eşit miktarda faktör kullandıkları varsayımıyla merkezi yönetime oranla daha kaliteli hizmet üretmesi beklenir. Çünkü yerel yönetimler, zamanında ve isabetli karar alabilirler; sosyal mallara olan talebi merkezi yönetime oranla daha iyi bilebildikleri gibi, optimum hizmet kalitesini, kendi yetki alanının gereklerine göre daha gerçekçi saptayabilirler. Türkiye'de yerel yönetimler, bugün için, güçlü merkeziyetçilik uygulaması, politik baskılara elverişli vesayet sistemi, kaynak ve görev bölüşümündeki yetersizlikler gibi nedenlerle etkin ve verimli hizmet üretiminden uzak bir görünümdedir.Kentlerdeki hızlı nüfus artışına paralel olarak, kentsel hizmetlere olan ihtiyaçlar ve talepler de genişlemekte ve çeşitlenmektedir. Geleneksel hizmet yönetimlerinin yetersizliği, yerel yönetimleri, şirketleşme ihale- ki rai ama -imtiyaz gibi alternatif hizmet sunma yöntemlerini kullanmaya zorlamaktadır. Bu özelleştirme yöntemlerinin sakıncalı yönleri ve uygulama sorunları azaltılarak kaliteli yerel hizmet verebileceği düşünülmektedir. Çünkü, özel kesimin birikim, teknoloji ve araçlarından yararlanma konusu değerlendirilmelidir. Kamu ve özel kesimleri birbirine rakip ve düşman olarak algılamanın mantığı yoktur. Bu çalışmada yerel hizmetlerde özelleştirme konusu ve özelleştirmenin çeşitli yöntemleri incelenmiştir. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de özelleştirme uygulamaları, kendisinden beklenen amaçlarla birlikte henüz tam sonuç vermiş değildir.Öğe Örgütsel başarı ile kariyer geliştirme arasındaki ilişki ve Çanakkale bölgesinde bir araştırma(Niğde Üniversitesi, 2002) Taşcılar, Zafer; Yeniçeri, Özcaniii ÖZET Örgütsel başarıya ulaşma olgusu, bir örgüt içerisinde yer alan bireylerin kişisel olarak kendilerini çağın teknolojik yeniliklerine ayak uydurup kariyerlerini geliştirmesi ile doğrudan bağlantılıdır. Bu olguyu dikkate alan örgütler son yıllarda çalışanlarını gerek örgüt içinde ve gerekse örgüt dışında eğitimlerden geçirmeye başlamışlardır. Eğitim sonucunda iletişim yeterliliği, öğrenme ve araştırma yeterliliği yanında bireylerin kendi yeteneklerini geliştirmeleri, söz konusu bireylerde sorunları çözme gücü kazandırmaktadır. Sorunları çözme gücüne kavuşan çalışanlar, örgütteki kariyer basamaklarında hızla ilerleyerek üst yönetim kademelerine terfi ederek başarıya ulaşmaktadırlar. İşte bu çalışmada, Türkiye'deki bazı sektör yöneticilerinin örgütsel başarıya ulaşmaları ile kariyer geliştirme düzeyleri arasındaki ilişkiyi tespit etmek ve çözüm önerileri geliştirmek amacıyla uygulamalı bir araştırma yapılmıştır. Toplam dört bölümden teşkil edilmiş bu tez çalışmasının birinci bölümünde örgüt ve örgüt türleri, kariyer ve kariyer ile ilgili kavramlara ağırlık verilerek bu kavramlar hakkında gerekli açıklamalar yapılmıştır. İkinci bölümde; örgütlerde kariyer planlaması, kariyer yönetimi ve kariyer geliştirmesi gibi konular ayrıntılı bir şekilde anlatılmış ve bireylerin kariyer dönemlerindeki yaşadıkları sorunlar üzerinde durulmuştur.IV Üçüncü bölümde; Örgütsel başarı ile kariyer geliştirme arasındaki ilişkiler ayrıntılı olarak izah edilerek, örgütsel başarının ne gibi yararları beraberinde getirdiği, kariyer geliştirmenin yöneticiler, çalışanlar ve örgüt için ayrı ayrı ne gibi yararlar sağladığı ortaya konulmuştur. Anlatılan bu teorik bilgilerden sonra, çalışmanın dördüncü ve son bölümünde anket metodu kullanılarak örgütsel başarı belirlenmeye çalışılmıştır. Elde edilen verilerden yararlanılarak yapılan analizler sonucunda, örgütsel başarı ile kariyer geliştirme arasındaki ilişkiler ortaya konulmuştur. Anahtar Kelimeler : Örgüt, Örgütsel Başarı, Kariyer, Kariyer Planlaması, Kariyer Yönetimi ve Kariyer Geliştirme.Öğe Temettu Defterlerine göre Günar kazasının sosyo-ekonomik durumu (1845)(Niğde Üniversitesi, 2002) Çoban, Mustafa; Şaşmaz, MusaÖZET Osmanlı Devleti XIX. yüzyıla gelindiğinde yapısındaki bozuklukları giderebilmek için siyasi ve iktisadi reformlara gitmek zorunda kalmıştı. Bu reformlar sonucunda mali durumlarına göre vergi verecek kişilerin tespiti ve bu sayede toplanan vergilerden devlet gelirlerinin arttırılarak, başta yeni kurulan ordunun masrafları olmak üzere diğer devlet giderlerinin karşılanması için, hane reislerinin arazi, emlak, hayvanat ve temettuat sayımlarını içeren, Temettuat Defterlerinin düzenlenmesine karar verildi. 1844-1845 tarihli bu defter kataloglarından yararlanarak, Konya eyaleti İçel sancağı Gülnar kazasının sosyo - ekonomik yapışım ortaya çıkarmaya çalıştık. Temettuat kayıtlarına göre Gülnar Yörükan ve Bozağaç olmak üzere iki bölgede bulunan 19 yerleşim biriminden oluşuyordu. Gülnar coğrafi şartlarının sonucu kentsel bir yapılanmanın görülmediği, kasaba köy arası yerleşim ünitelerinin yaygın olduğu bir kazaydı. Sosyal yapıyı Yörük aşiretleri belirginleştiriyordu. Ekonomik yapı ise tarım ve hayvancılığın iç içe olduğu, esnaflık ve ticaretin belirli bölgelere münhasır ve geçimlik düzeyde kaldığı şeklindeydi. Gelir kaynaklarının büyük bölümünü tarım ve hayvancılık oluşturuyordu. Bunun yanında rant geliri, hizmetli ve ücretli, esnaf ve ticaret, kira ve kiracılık ve orman ürünlerinden de önemli seviyede gelir sağlanıyordu. Vergilerin toplanması konusunda ise gelir-vergi dengesi pek fazla gözetilmemiş, bunun sonucu olarak çok sık hakkaniyetsizliklerle karşılaşılmaktadır.Öğe Stres yönetimi ve hava trafik kontrolörlerinin stres yükü üzerine bir araştrıma(Niğde Üniversitesi, 2007) Küçük, Atilla; Türk, MuratGünümüzde yasanan hızlı degisim çalısanların is ve yasama ortamlarının gelecekteki durumuyla ilgili belirsizligi artırmakta ve onları strese sokmaktadır. Degisen is ve çevre kosulları, modern çagın hastalıgı olarak ifade edilen stres ve strese baglı pek çok sorunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Birey, yasamını sürdürürken yasadıgı sorunlar karsısında çesitli psikolojik, fizyolojik ve davranıssal tepkiler vermektedir. Bu tepkilerin hepsi, ortaya çıkan yeni kosullara karsı uyuma yönelik olmaktadır. Çevresel, örgütsel, grupla ve bireyle ilgili stres kaynakları, birey üzerinde önemli ölçüde strese neden olabilmektedir. Özellikle çalısan bireyler, isin gereklerinden, örgüt yapısından, örgüt içi iliskilerden, fiziksel kosullardan ve kariyer gelisimi ile ilgili stres kaynaklarından oldukça fazla etkilenmektedirler. Bununla beraber, performans düsüklügü, is doyumsuzlugu, ise devamsızlık ve is kazaları gibi örgütsel sonuçlara da yol açmaktadır. Bununla ilgili olarak da, örgütsel stresi yönetmek için bireysel ve örgütsel düzeyde stratejiler gelistirilmistir. Çalısanların yasadıkları stresle bas edebilmeleri ve degisimin olumsuz etkilerine karsı güçlenebilmeleri için, is yerinde sosyal destek çalısmalarına agırlık verilmelidir. Kısaca bu çalısmada, stres, bireysel ve örgütsel stres kavramı, örgütsel stresin kaynakları, bireyler ve örgütler üzerindeki sonuçları ve örgütsel stresin yönetimi ile ilgili öneriler üzerinde durulmustur. Arastırmanın teorik altyapısını olusturan stres yönetimi kapsamında, bireysel ve örgütsel yaklasımlar ile programlar açıklanmıstır. Hava trafik kontrolörlerine uygulanan bir arastırma ile bu alanda çalısanların stres kaynakları ve çalısanlarda görülen stres belirtileri incelenmistir. Çalısanlara uygulanan ankette yer alan önermeler, literatür taramasıyla elde edilmis, ise özel durumların tespiti ile olusturulmustur. Toplanan veriler, önce genel, ardından da çalısanların demografik özelliklerine göre gruplandırılmıstır. Arastırma sonucunda, hava trafik kontrolörlerinin stres kaynaklarına maruz kaldıkları tespit edilmis. Hava trafik kontrolörlerinin stresle basa çıkabilmesi için önerilere yer verilmistir. Anahtar Kelimeler: Stres, Bireysel ve Örgütsel Stres, Stres Kaynakları, Stres Yönetimi.Öğe Seydişehir Temettuat Defterleri tahlili ve değerlendirilmesi (H/1260-1261)(Niğde Üniversitesi, 2003) Erdoğan, Bahaddin; Kaya, MehmetÖZET Tanzimat dönemi, Osmanlı tarihî içerisinde önemli bir yere sahiptir. Bu dönemde ülke ekonomisini düzenlemek ve ilerleyen batı ülkeleri karşısında geri kalmamak için mâlî, askerî ve içtimaî alanda bir takım ıslahatlar yapılmıştır. Bu çerçevede yapılan önemli bir icraat da temattuat defterlerinin düzenlenmesidir. Bu defterlerde ülkede yaşayan insanların sosyal ve iktisadî durumları hakkında önemli bilgiler mevcuttur. Yerleşim birimlerindeki hane sayısı, hane reislerinin isimleri, meslekleri, mallan, yıllık geliri ve ödedikleri vergiler bu defterde kayıtlıdır. Bu veriler o yerleşim biriminin sosyal ve iktisadî durumunu yansıtmaktadır. İnsanların etnik durumları, inançları ve faaliyetleri de belirtilmektedir. Seydişehir Temattuat Defterleri, 1844 (H/ 1260-61) yılında düzenlenmiştir. Bu defterlerdeki verilere, göre Konya eyaleti Seydişehir kazası 6 yerleşim biriminden oluşan bir kazadır. Kazada verimli toprakların ve elverişli iklimin tanıdığı imkânlar çerçevesinde farklı ürünlerin yetiştirilebildiği anlaşılmaktadır. Kazada arazinin büyük bir bölümü ekili durumdadır. Kazada yaşayan insanların büyük bir bölümü çiftçilikle geçimini kazanmaktadır. Bunun yam sıra hizmet sektöründe çalışanlar, eğitimle uğraşanlar ve az da olsa zanaat sahibi olanlar mevcuttur. Genellikle hane reislerinden, gelirlerine göre vergi alındığı anlaşılmaktadır. Fakat bazı istisnaî durumlar da mevcuttur. Gelir vergi oranlarında görülen tutarsızlıklar kazanca göre vergi alma hedefine istenen ölçüde ulaşamadığını göstermektedir.Öğe Adıyaman eğitim tarihi (1923 - 2004)(Niğde Üniversitesi, 2005) Oruç, Mehmet; Öztürk, İbrahimAdıyaman, Malatya iline bağlı bir kaza iken 1 Aralık 1954 yılında il oldu. Adıyaman'ın eğitim tarihine başlamadan önce, ülkemizin mutlakiyet, meşrutiyet, kurtuluş savaşı dönemi ve Cumhuriyetten sonraki eğitim tarihi kısaca anlatıldı. O dönemlerde ülkemiz genelindeki eğitim durumu ile Adıyaman eğitimini karşılaştırmaya çalışıldı. Adıyaman'ın eğitim tarihini 1923-1954 yıllan arasında ayrı, 1954 yılından sonraki dönemde merkez ve ilçeleri tek tek ele alınmıştır. Okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim, yaygın eğitim, özel eğitim, yurt ve pansiyonlar, yüksek öğretim alanlarında eğitim tarihini ilçeler bazında anlatılmıştır. Adıyaman'da eğitimde derin izler bırakan trahom hastalığı 1950 yılından sonra salgın halde yaşanmıştır. Bu göz hastalığı yüzlerce insanımızın görme özürlü olmasma neden olmuştur. Uzun yıllar insanlar okula gidememiştir. 1927 yılından itibaren 3 yıl ve 5 yıl süreli ilkokullar açılmaya başlamıştır. 1955 yılından sonra ortaöğretim alanında okullar açılmışta. Yükseköğretim alanında, înönü Üniversitesi ve Gaziantep Üniversitesine bağlı çeşitli bölümler açılmıştır. Eğitimle ilgili istatistiksel bilgiler öğrenci, öğretme, derslik, okul vs. alanlarda açıklamaları içermektedir.Öğe Konya vilayeti İçel sancağı Mut kazası -Karyeleri temettuat defterleri(Niğde Üniversitesi, 2001) Geçer, Ahmet; Bayraktar, HilmiÖZET Biz bu çalışmamızda, Konya vilayeti, İçel sancağı, Mut kazasının temettuat defterini incelemeye çalıştık. Bu amaca yönelik olarak Başbakanlık Osmanlı Arşivinde bulunan, 10498 defter numaralı Mut'a ait, toplam 154 sayfa temettuat defterinin bilgileri doğrultusunda birtakım değerlendirmeler yaptık. Söz konusu defter 1844 - 1845 tarihlerinde Mut'un sosyo - ekonomik yapısı hakkında bilgi vermektedir. Çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde defterin transkripsiyonu yapılmıştır. Bu transkripsiyon metinleri tablolar haline getirilerek verilmiştir. İkinci bölümde veriler idari, nüfus, isim, nüfusun faaliyet kollan, vergilendirme, tarımsal üretim yapısı, arazi ve hayvan çeşitleri, gelir dağılımı açısından değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Çalışmamızın sonunda genel bir değerlendirme niteliğinde sonuç kısmı bulunmaktadır.Öğe H.1301-1303 tarihli Niğde şer'iye sicil defteri ve deftere göre sosyal, idari, dini ve hukuki, kültürel açıdan Niğde(Niğde Üniversitesi, 1997) Polat, Murat; Gedik, İlhanÖğe Tanzimat Dönemindeki Temettuat defterlerine göre Akdağ Madeni kazası ve köylerinin sosyo-ekonomik yapısı (H/1260-1261)(Niğde Üniversitesi, 2002) Akbulut, Zeynep; Şaşmaz, MusaÖZET Osmanlı Devleti' nde Tanzimat-ı Hayriye Fermanı' nın ilânı ile önemli bir dönem başlamıştır. Bu dönemde mevcut kurumların yeniden düzenlenmesi hedef tutulduğu gibi malî, askerî ve içtimaî bir çok ıslahat da yapılmıştır. Tanzimat ile oluşturulmaya çalışılan yeni yapılanma girişimlerinin bir ürünü olan Temettuat Defterleri' nin düzenlenmesi bunlardan biridir. Bu, defterlerde vatandaşların sosyal ve iktisadî durumları hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır. Yerleşim birimleri, kaza, köy hatta çiftlik ölçeğinde incelenmiştir. Tüm haneler tek tek ele alınarak, hane reisinin adı, meslekleri, mülkleri, gelir kaynakları,senelik gelirlerinden alman vergiler ayrıntılı bir şekilde kaydedilmiştir. Vatandaşların müslim, gayr-i müslim olma özelliğine göre farklı defterler tutulmuştur. Bu veriler, o yerleşim biriminin sosyo-ekonomik yapısını yansıtmaktadır. Akdağmadeni Temettuat Defterleri 1844 (H/1260) yılında düzenlenmiştir. Bu defterdeki verilere göre,Sivas Eyaleti Yozgat Sancağına bağlı Akdağmadeni, XIX. yüzyılda 61 yerleşim biriminden oluşan bir kazadır. Akdağmadeni merkezi için herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır. Bu yerleşim birimlerinden Dürzili,Rumdiken,Ürneç karyelerinde gayr-i Müslim, geri kalan 58 karyede ise Müslüman ahali yaşamaktadır. Kaza, tipik bir Anadolu yerleşim biriminin bütün özelliklerine sahiptir. Elverişsiz iklim şartları sebebi ile ekonomisinin iyi olmadığı anlaşılmaktadır. Kaza arazilerinin tamamına yakım ekili durumdadır. Kazada yaşayan insanların büyük bir bölümü çiftçilik ile geçimini sağlamaktadır. Fakat az da olsa zanaat sahibi, tüccar, kamu görevlisi bulunmaktadır. Vergilerin, genellikle aile reislerinin gelirlerine göre alındığı anlaşılmaktadır. Ancak, bazı istisnaî durumlarda mevcuttur. Bu da Tanzimat döneminde yapılmak istenen kazanca göre vergi alma işinin başarıya ulaşamadığını göstermektedir. IIIÖğe Cemalüddün Aksarayi'nin hayatı, eserleri, tarihi şahsiyeti ve tesirleri(Niğde Üniversitesi, 2000) Aslan, Taner; Yılmaz, FarukÖZET Çalışma, I.Murad devrinde yetişmiş, dinî ve aklî ilimler sahasında ün yapmış, Aksaray'lı âlim, Şeyh Cemalüddin Muhammed Aksarayî'nin hayatı, eserleri, ilmi hüviyeti ile sosyal ve kültürel hizmetlerini kapsamaktadır. Osmanlı'nın ilk devirlerinde yetişmiş olan büyük Türk alimi Cemalüddin Aksarayî'nin soyu ve 11. asrın büyük ulemasından tefsîr ve kelâm âlimi Fahreddin Razî'ye kadar giden metodu bu çalışmada ele alınmıştır.Öğe 9. Niğde şer'iyye sicil defteri transkripsiyon ve değerlendirme (235-282 sayfalar) (H.1308 / M.1891)(Niğde Üniversitesi, 2001) Toyer, Birol; Yılmaz, FarukÖZET 9 Numaralı Niğde Şer'iyye Sicil Defteri 'nin Transkripsiyonunu yaptığımız kısım H. 1308 -1309 (M.1891-1892) tarihleri arasını kapsamaktadır. Bu tarihler arası Niğde Sancağı 'nm Şer'i Mahkemesine intikal eden çeşitli davalarla ilgili olarak Kadı'nın kararları, herhangi bir hadisenin, şehadetin, bir ikrarın, bir hibenin, resmiyete bağlanması istenen bir hususun müracaat üzerine Kadı tarafından yapılan kayıtları ihtiva eden i'lam ve hüccetlerden meydana gelmektedir. 9 Numaralı Niğde Şer'iyye Sicil Defterinde incelediğimiz belgeler milliyetlere göre değerlendirilmiştir.Bu davaların tasnifleri ise şu şekildedir; etnik yapıya göre tasnifi, Müslümanlarla ilgili davalar, Rumlarla ilgili davalar, Ermenilerle ilgili davalar, Protestanlarla ilgili davalar. Gayri müslimlerin dava sayıları Müslümanlara oranla daha fazladır. Bu gay-ri müslim tebaa içinde ise en fazla dava sayısı Rum milletine aittir. Konu itibariyle ise ağırlıkta olan davalar, miras paylaşımı ile vekalettir.Öğe 19 yy 2. yarısında Nevşehirin sosyal ve ekonomik durumu.(Niğde Üniversitesi, 2006) Halme, Ayşe Şerife; Şaşmaz, MusaXIX. yüzyılın II. yarısından itibaren Nevşehir'e ait arşiv belgelerini, salnameleri ve diğer yazılı kaynakları inceleyerek hazırladığımız bu çalışmamızda o dönemin sosyal, kültürel ve ekonomik durumu hakkında bilgi vermeye çalıştık. İncelediğimiz arşiv belgelerinde atamalar, yolsuzluklar, kişiler arasında çıkan anlaşmazlıklar ile ilgili davalar, cami ve çeşmelere ait tamiratlar bulunmaktadır. Arşiv belgelerinde Niğde Sancağı ile Konya Vilayeti Dersaadet arasındaki resmi yazışmaları içirmektedir. Salnamelerde ise Nevşehir'e ait nüfus, tarım ve hayvancılık, taşınır ve taşınmaz mallar hakkında bilgi verilmektedir. Ayrıca diğer yazılı kaynaklardan Nevşehir'in sosyal, kültürel ve ekonomik durumu hakkında araştırma mevcuttur.Öğe Sason Ermeni isyanları(Niğde Üniversitesi, 2000) Doğan, Hamdi; Şaşmaz, MusaSason Ermeni isyanlarını ihtiva eden bu çalışma giriş, dört ana bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde, Osmanlı Devletinde yaşayan Ermenilerin; sosyal, dini, hukuki ve siyasi durumları hakkında özet bir bilgi verilmiştir. Ayrıca, Ermeni meselesini ortaya çıkaran sebepler ve Ermenilerin I. Sason İsyanına kadar yaptıkları faaliyetlere de kısaca değinilmiştir. Tezin birinci bölümünde, Sason Bölgesinin coğrafi ve demografik yapısı hakkındaki bir izahattan sonra, Ermenilerin bölgedeki Kürt ve Türk aşiretleri ile olan münasebetleri, Sason isyanının tahrikçilerinden olan Mihran Damadyan'ın faaliyetleri ve bu faaliyetler karşısında Osmanlı Devleti'nin almış olduğu askeri tedbirler üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde, isyanın elebaşısı olan Hamparsum Boyacıyan'ın Sason ve Talori'de yapmış olduğu faaliyetler ve isyanın çıkışı ele alınmıştır. Osmanlı Devleti'nin isyanı bastırması, Hamparsum Boyacıyan'ın yakalanıp yargılanması, dönemin Padişahı II. Abdülhamid'in isyanla ilgili görüş ve düşünceleri de bu bölümde anlatılmaktadır. Yine bu bölümde isyanla ilgili Avrupa'da çıkan haberler ve bu haberlerin Osmanlı Devleti tarafından tekzip ettirilmesi, İngiltere'nin Van konsolos muavini Hallward'in bölgedeki faaliyetleri, İngiliz Hükümetinin verdiği memorandum ve bölgede kendi başına tahkikat yapma gayretleri, Osmanlı Devleti'nin İngiltere'nin bu tutumuna karşı ortaya koyduğu tepkiler ile Fransa'nın tavrı anlatılmaktadır. Üçüncü bölümde, bölgede çıkan olayları araştırmak üzere kurulan Tahkik Heyetinin faaliyetleri ele alınmıştır. Tahkik heyeti, bölgede yaptığı araştırmalar ve isyanla ilgili dinlediği şahitlerin ifadelerinden yola çıkarak bir rapor hazırlamıştır. Bu raporda isyanın ortaya çıkışı, Ermenilerin Müslüman ahaliye karşı yaptıkları zulümler, Ermenilerin kayıpları ile ilgili iddiaları ve Ermeni Köyleri'nin yakılması konuları üzerinde durulmuştur. Ayrıca komisyonda İngiltere, Fransa ve Rusya temsilcileri olarak görev yapan konsolosların hazırladıkları rapor Osmanlı heyetinin hazırladığı raporla mukayese edilmiştir. IIIDördüncü bölümde ise II. Sason İsyanı ele alınmıştır. Taşnaksutyun Komitesinin 1898'de yaptığı kongrede, kendisine faaliyet merkezi olarak yalnız Sason ve Talori bölgesini seçmişti. Alınan bu karar üzerine Rusya ve diğer bölgelerdeki Ermeni komitecileri Sason'a gelmeye başladılar. Karalan, Serop ve Antranik adındaki komiteciler Sason bölgesinde yoğun propaganda faaliyetleri ile bölgedeki Ermenileri Osmanlı idaresine karşı isyana teşvik etmişlerdir. Osmanlı Devleti, Sason'daki Ermeni eşkıyasının faaliyetlerini son vermek maksadıyla askeri kışla inşasına karar vermişti. Ancak bu yöndeki çalışmalar da, Ermeni komitecileri ve bölgede yaşayan yerli Ermeniler tarafından engellenmeye çalışılmıştır. Osmanlı Devleti, Ermenilerin bu hareketleri üzerine, 3 Mayıs 1904 tarihinde Salih Paşa komutasında, şekavette bulunan Geligüzan, Akçeser Köy'ü ve Talori bölgesin de askeri bir harekat düzenleyerek, bölgedeki Ermeni eşkıyasını etkisiz hale getirmişlerdir.Öğe 1272H/1855-6 ile 1328H/1910 yılları arasında Suriye, Bağdat, Basra, Musul, Hicaz ve Yemen vilayetlerinin idari taksimatı(Niğde Üniversitesi, 2001) Özgen, Asuman; Şaşmaz, MusaÖZET Asuman ÖZGEN, "1272h/l 855-6 ile 1328h/1910 yılları arasında Suriye, Bağdad, Basra, Musul, Beyrut, Hicaz ve Yemen vilayetlerinin, idari taksimatı" Niğde 2001. 1272h/1855-6 ile 1328h/1910 yılları arasında Suriye, Bağdad, Basra, Musul, Beyrut, Hicaz ve Yemen vilayetlerinin, idari taksimatı adlı bu çalışmada adı geçen vilayetlerin devlet salnamelerine göre idari dağılımları incelenmiştir. Giriş bölümünde Osmanlı Devletinin idari yapısı ve bu yıllara tekabül eden 19. yüzyıla kadar ki devlet yapısı üzerinde durulmuştur. I. Bölümde Suriye vilayetinin idari dağılımı ve meydana gelen sınır değişiklikleri; II. Bölümde Bağdad vilayetinin idari dağılımı ve meydana gelen sınır değişiklikleri; III. Bölümde Basra vilayetinin idari dağılımı ve meydana gelen sınır değişiklikleri; IV. Bölümde Musul vilayetinin idari dağılımı ve meydana gelen sınır değişiklikleri; V. Bölümde Beyrut vilayetinin idari dağılımı ve meydana gelen sınır değişiklikleri; VI.Bölümde Hicaz vilayetinin idari dağılımı ve meydana gelen sınır değişiklikleri; VII. Bölümde Yemen vilayetinin idari dağılımı ve meydana gelen sınır değişiklikleri; VIII. Bölümde Müstakil Sancaklar devlet salnameleri esas alınarak ele alınmıştır.Öğe Bursa kazasına bağlı Çağrışan, Panaşar, Değirmenlikazık, Dobruca, Ahvat, Canbazlar, Göynüklü, Dimboz, Conkara ve Soğanlı köylerinin sosyal ve ekonomik yapısı (1844-1845)(Niğde Üniversitesi, 2002) Arısoy, Cemil; Doğan, HamdiÖZET Bursa kazasına bağlı Çağrışan, Değirmenlikazık, Dobruca, Ahvat, Canbazlar, Göynüklü, Dimboz, Conkara, Soğanlı köylerine ait temettuat defterlerinin incelenmesi neticesinde köylerin sosyal, ekonomik ve demografik yapıları tespit edilmiştir. İncelediğimiz on köyde nurusun toplamının 1461 olduğu tespit edilmiştir. Ortalama nüfus 146. 10 'dur. Nüfus değişik meslekler ile uğraşmakla birlikte yoğunluk ziraattedir. Köylerde ziraatın yanında hayvancılığında yapıldığı görülmektedir. Bunu gelir kaynaklarının % 81 'ini ziraatin oluşturması desteklemektedir. İncelenen köylerde değişik vergilerin varlığı ye bu vergilerin büyük bir bölümünü vergi-i mahsusa ve aşar vergisi oluşturmuştur. Bu vergilerin dışında adeti ağnamın diğer vergilere nazaran az miktarda olduğu görülmektedir. Ayrıca köylerde az miktarda rastlanan binalardan değirmen ve kahvehanenin de varlığı tespit edilmiştir.Öğe Silifke Temettuat Defteri tahlili ve değerlendirmesi(Niğde Üniversitesi, 2002) Demirkaya, Hatice; Şaşmaz, MusaÖZET Tanzimat Dönemi, Osmanlı tarihi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Bu dönemde ülke ekonomisini düzenlemek ve ilerleyen batı ülkeleri karşısında geri kalmamak için mâli, askerî ve içtimaî alanda birtakım ıslahatlar yapılmıştır. Bu çerçevede yapılan Önemli bir icraat da temettuat defterlerinin düzenlenmesidir. Bu defterlerde ülkede yaşayan insanların sosyal ve iktisadî durumları hakkında önemli bilgiler mevcuttur. Yerleşim birimlerindeki hâne sayısı, hane reislerinin isimleri, meslekleri, malları, yıllık gelirleri ve ödedikleri vergiler bu defterlerde kayıtlıdır. Bu veriler o yerleşim biriminin sosyal ve iktisadî durumunu yansıtmaktadır. İnsanların etnik durumları, inançları ve faaliyetleri de belirtilmektedir. Silifke Temettuat Defteri, 1844 (H/1260) yılında düzenlenmiştir. Bu defterdeki verilere göre, Konya Eyâleti, İçel Sancağı' na bağlı Silifke, XIX. asırda 13 yerleşim biriminden oluşan bir kazadır. Bu yerleşim birimlerinden Çiftlik karyesinde gayri Müslim Rumlar, geri kalan 12 karyede ise Müslüman ahali yaşamaktadır. Ayrıca merkez kasabada 15 hanelik ehl-i İslâm Kıptî ahalinin yaşadığı da belirtilmektedir. Kazada Göksu vadisinin verimli topraklarının ve elverişli iklimin tanıdığı imkânlar çerçevesinde farklı ürünlerin yetiştirilebildiği anlaşılmaktadır. Arazinin büyük bölümü ekili durumdadır. Kazada yaşayan insanları çok büyük bir bölümü çiftçilikle geçimini temin etmektedir. Bunun yanı sıra hizmet sektöründe çalışanlar, eğitimle uğraşanlar ve az da olsa zanaat sahibi olanlar mevcuttur. Genellikle, hane reislerinden, gelirlerine göre vergi alındığı anlaşılmaktadır. Ancak bazı istisnaî durumlar da mevcuttur. Gelir vergi oranlarında görülen tutarsızlıklar kazanca göre vergi alma hedefine istenen ölçüde ulaşılamadığını göstermektedir.Öğe 80 numaralı ve (H.1296-1301; M.1878-1884) tarihli Tokat şer'iyye sicil defterinin transkripsiyonu ve değerlendirmesi(Niğde Üniversitesi, 2002) Belge, Hadi; Özkan, SalihTEZ ÖZETİ Bu tez çalışması Osmanlı Devleti Tarihi araştırmalarının bir devamı olarak hazırlanmıştır. Şehir tarihi alanındaki araştırmalara katkı sağlamak temennisi ile Osmanlı Devleti döneminin güzide şehirlerinden biri olan Tokat bu çalışmada tetkik edilmiştir. Zengin Osmanlı arşivlerinin en önemli malzemelerinden olan "şer'iyye sicilleri" temel kaynak olarak alınmıştır. Tez, Tokat tarihinin M. 1878-1884 tarihleri arasındaki bölümüne ışık tutmaktadır. Bu dönemler Osmanlı Devleti'nin pek çok iç ve dış mesele ile karşı karşıya geldiği bir döneme tekabül etmektedir. Aynı zamanda 19.yy Osmanlı yenilik hareketleri açısından da oldukça aktif bir dönemdir. Anadolu dışından yapılan göçler, 1877-78 Osmanlı- Rus savaşının etkileri, Tanzimat'tan sonra Osmanlı adli teşkilatında yapılan yenilikler yeni mahkemelerin açılması, Mecelle'nin ( medeni kanun) yürürlüğe girmesi, yeni askeri birliklerin oluşturulması gibi bu çalışmaya yansıyan bazı bilgiler Osmanlı Devleti'nin bu dönemdeki genel durumu hakkında bize bilgi vermektedir. Ayrıca, şehrin etnik yapısı, ahalinin eğitim durumu, meslekler ve meslek kolları, gayri menkul fiyatları, evlenme-boşanmaya dair esaslar, şehirde görev yapan memurlar bazı idari uygulamalar da bize hem şehir olarak Tokat'ı tanıtmakta hem de Osmanlı Devleti'nin iç bünyesi hakkında bazı genel fikirlere ulaşmamızı sağlamaktadır.Öğe Kastamonu, Aydın, Hüdavendiğar ve Ankara (Bozok) vilayetlerinin idari taksimatı (1272h/1855-6 ile 1328h/1910-1)(Niğde Üniversitesi, 2001) Erdem, Gülin; Şaşmaz, MusaKastamonu, Aydın, Hüdavendigar ve Ankara (Bozok) vilayetlerinin idari taksimatı (1272h/1855 ile 1328h/1910 yılları arası)", Niğde 2001, s.114. Kastamonu, Aydın, Hüdavendigar ve Ankara (Bozok) vilayetlerinin idari taksimatı (1272h/1855 ile 1328h/1910 yılları arası) adlı bu çalışmada adı geçen vilayetlerin devlet salnamelerine göre idari dağılımları incelenmiştir. Giriş Bölümünde Osmanlı Devleti'nin idari yapısı ve bu yıllara tekabül eden 19.yüzyıla kadar ki yapısı üzerinde durulmuştur. I. Bölüm'de Kastamonu vilayetinin idari dağılımı ve meydana gelen sınır değişikleri; İL Bölüm'de Aydın vilayetinin idari dağılımı ve meydana gelen sınır değişikleri; III. Bölüm'de Hüdavendigar vilayetinin idari dağılımı ve meydana gelen sınır değişikleri; IV. Bölüm'de Ankara vilayetinin idari dağılımı ve meydana gelen sınır değişikleri; V. Bölüm'de Müstakil Sancaklar; devlet salnameleri esas alınarak ele alınmıştırÖğe Temettuat defterlerine göre Karamürsel kazasının sosyal ve ekonomik yapısı (1844-1845)(Niğde Üniversitesi, 2002) Geçili, Derya; Akşit, AhmetOsmanlı Devleti'nde reform çalışmaları. 3 kasım 1839 tarihli Gülhane Hatt-ı Hümayunu ile yeni bir döneme girdi. Mevcut kurumların yeniden düzenlenmesini hedef tutan Tanzimat, Osmanlı Devleti'nde ilk ıslahat girişimi değildir. Gülhane Hatt-ı Hümayun'un geçmişte benzeri olmayan yeni bir olay olduğunu söylemekte mümkün değildir. Fakat Tanzimat Osmanlı Devleti'nin tüm kurumlarıyla Batılılaşma kararını yansıttığı için, daha önceki benzer girişimlerden ayrılır. 18. yüzyılın ikinci yansı ve 19. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu 'nda ekonomik sıkıntı ciddi boyutlara ulaşmıştı, başta padişah ve maliye ile ilgili bürokratlar bu durumun en asgariye indirilmesi için bir takım yeni tedbirlerin alınması hususunda çalışmalar başlatmışlardı. Bu çalışmaların en önemlisi Temettuat Defterleridir. Temettuat defterlerinin yazılmasından amaç, herkesin kazancına göre vergi vermesi esas tutulduğu için, defterlerde her hane reisinin mesleği, sahip olduğu arazi ve hayvanatı, yıllık geliri ve ödediği vergi kaydedilmiştir. Bolu eyaletinin İzmit sancağına bağlı Karamürsel kazasında 1260-1261 (1844-1845) tarihlerinde 22 temettuat defteri düzenlenmiştir. Bu defterlerden 1 adedi gayr-i müslim bir yerleşim yeri olan Gınca Köyüne. 1 defter çiftliklere ait ve kalan 16 defter ise Müslümanların yerleşim yerlerini ihtiva etmektedir. Defterlerden 4 tanesine rastlayamadık. Bu kayıp defterler den bir tanesi Kuğlacık Köyüne, bir diğeri de Tepe Köy'e ait olmalıdır. Ancak kalan 2 defterin hangi yerleşim birimine ait olduğu hakkında herhangi bir bilgi mevcut değildir. Çalışmamız mevcut olan 18 defter esas alınarak hazırlanmıştır. Defterlere göre, Karamürsel kazasına ait toprakların büyük bir bölümü zeytinlik ve meyve bahçeleri için ayrılmıştır. Bölgenin iklimi tahıl üretimini engellese de çiftçiler ildim şartlan elverdiği oranda tahıl yetiştirmeye çalışmışlardır. Kazarım çevresi geniş ormanlıklarla kaplıdır, hayvanların otayabilecekleri mera ve otlaklar azdır, bu durum hayvancılığın gelişmesini engellemiştir. Zirai faaliyetler dışında Kazanın diğer önemli geçim kaynağı denizcilik gelirleridir. Halk gemicilik, kaptanlık ve balıkçılık yaparak bir gelir kapısı oluşturmuştur. Hanelerden alınan vergiler, hane reislerinin gelirleri oranında alınmaktadır. Defterlerde amel manda (iş göremez) ve arazi ve hayvanatı olmayıp herhangi bir geliri olmayan hane reislerinden vergi talep edilmediği görülmektedir. Ayrıca imam, müezzin, papaz gibi Müslüman ve gayr-ı müslim din adamlarından da vergi alınmamıştır.Öğe Türkçede görünüş ve zaman morfemleri(Niğde Üniversitesi, 2007) Demirgüneş, Sercan; Gültekin, Mevlüt