Yazar "Ethem Akyol" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bal Arısı (Apis Mellifera L., 1758) Kolonilerinde Hijyenik Davranışa Etki Eden Faktörler ile Tespit Yöntemlerinin Karşılaştırması Üzerine Bir Çalışma(2016) Ethem AkyolBu çalışma bal arısı hastalık ve zararlılarına karşı mücadelede, hijyenik davranış özelliği yüksek olan kolonileri belirlemede kullanılacak hijyenik davranış yöntemini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada deneme materyali olarak 40 koloni kullanılmıştır. İlk yıl koloniler 20'şerli iki gruba ayrılmış ve bu gruplardan birincisi sıvı azot, ikincisine iğneleme (pin-killing) yöntemi ile hijyenik davranış testi uygulanarak hangi yöntemin daha başarılı olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Sıvı azot uygulaması (I.Grup) ve iğneleme yapılan (II. Grup) kolonilerde % (ortalama±S.H) temizleme oranları 66,25±14,98 ve 78,10±12,10 olarak belirlenmiştir. Birinci yıl hijyenik davranış oranı en yüksek olan koloni ikinci yıl damızlık olarak kullanılmış ve bu koloniden alınan larvalarla ana arı yetiştirilerek kızkardeş ana arılardan oluşturulan 5 araştırma grubunda her biri 8 koloniden oluşan toplam 40 kolonili deneme arılığı düzenlenmiştir. Gruplar farklı hacim ve ergin arı yoğunluğuna göre düzenlenmiştirler. Araştırma grupları; standart kovanda 9 çerçeve arılı (I. Grup), standart kovanda 5 çerçeve arılı (II. Grup), 5 çerçeveli ruşet kovanda 5 çerçeve arılı (III. Grup), 5 çerçeveli ruşet kovanda 3 çerçeve arılı (IV. Grup) ve son olarak strafor çiftleştirme kutusu (V. Grup) oluşturulmuştur. Araştırma kolonilerine ikişer ay ara ile (Mayıs-Eylül) 3 defa iğneleme yöntemi (pin-killing) ile hijyenik test uygulaması yapılarak mevsim, kovan hacmi ve işçi arı yoğunluğunun temizleme davranışı üzerine etkileri belirlenmeye çalışılmıştır. İkinci yıl yapılan uygulamalarda 1., 2., 3., 4., ve 5. gruplarda (% ortalama±S.H.) temizleme oranları sırasıyla 70,54±9,34, 58,38±8,44, 70,63±7,75, 54,96±6,8 ve 58,21±6,91 olarak belirlenmiştir. Koloniler iğneleme yönteminde sıvı azot ile dondurma yöntemine göre daha yüksek oranda bir temizleme davranışı gösterirken, birim alandaki arı yoğunluğunun en fazla olduğu 1. ve 3. Grup kolonilerde temizleme oranı diğer gruplara göre daha yüksek olmuştur.Öğe Balarısı (Apis Mellifera L.) Kolonilerinde Polen Tuzağı Takmanın ve Süresinin Polen Toplayan İşçi Arı Sayısına ve Polen Miktarı Üzerine Etkileri(2016) Ethem Akyol; Adnan UnalanBu çalışma balarısı(Apis mellifera anatoliaca) kolonilerine değişik aralıklarla polen tuzağı takmanın işçi arıların polen toplama aktiviteleri ve koloninin polen verimine etkisini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Günlük ortalama en fazla polen'i (75.20±9.12 gr/gün/koloni) her gün tuzak takılı olan I. Grup koloniler toplarken, bir gün ara ile tuzak takılan II. Grup (40.35±3.15 gr/gün/koloni) ve üç gün ara ile tuzak takılan III. Grup (37.23±3.45 gr/gün/koloni) koloniler ise daha az polen toplamışlar ve aynı istatistiki grupta yer almışlardır. Günün değişik saatlerinde polen yükü ile gelen arı sayıları bakımından hem gruplar hem de saatler arasındaki farklılık istatistiki olarak önemli bulunmuştur(P<0.01). Tüm gruplardaki koloniler en fazla poleni saat 7:00 (165.81±15.8 adet/10 dakika/koloni) ve 9:00(177.39±20.06 adet/10 dakika/koloni) saatlerinde toplamışlar, en az poleni ise 15:00(19.52±1.68 adet/10 dakika/koloni) saatlerinde topladıkları belirlenmiştirÖğe Biologic Activities of Honeybee Products Obtained From Different Phytogeographical Regions of Turkey(2014) Hamide Doğan; Ethem Akyol; Hasan Akgül; Zeliha Talas SelamoğluHoneybee products are rich in phenolic compounds, which effect as natural antioxidants. These compounds may be attached as indicators in studies into the floral and geographical origin of the natural bee products. In this study, we aimed to determine average total antioxidant capacity, average total oxidant capacity and average oxidative stress index of natural bee products obtained from different regions of Turkey. Collected honeybee samples were kept at +4o C until extracted. Natural bee products were extracted with specific methods and antioxidant capacities were defined with in vitro analyses and data were compared. As a result, the highest average total antioxidant capacities were observed in propolis and pollen samples. Total antioxidant capacities of honeybee products collected from various regions demonstrated differences (P<0.05) because of different phytogeographical characteristics of regions of Turkey.Öğe Determination of some biochemical parameters of worker honeybees (Apis mellif era L.) belonging to different age groups(2015) Ethem Akyol; Zeliha Selamoğlu; Mehmet Fuat GülhanThe catalase activity, total protein, and total RNA levels of worker bees of different age groups (4, 9, 15, 20, and 24 days old) within the same honeybee colony were studied. The catalase activities of group I (4 days), group II (9 days old), group III (15 days old), group IV (20 days old), and group V (24 days old) were 4.10 ± 0.59, 4.32 ± 0.57, 4.32 ± 0.57, 4.41 ± 0.49, and 4.47 ± 0.48 kU/g, respectively. There were significant differences in total protein and total RNA levels among the different age groups of workers. The calculated total protein levels of group I, group II, group III, group IV, and group V were 22.28 ± 0.77, 21.53 ± 0.59, 20.95 ± 1.05, 18.73 ± 0.93, and 18.24 ± 1.83 g/dL, respectively. The total RNA levels of group I, group II, group III, group IV, and group V were 22.42 ± 0.16, 21.26 ± 0.12, 19.30 ± 0.08, 16.22 ± 0.08, and 11.37 ± 0.07 µg/µL, respectively. The results show that there was no significant difference among the average values of all age groups in catalase activity (P > 0.05), but significant differences were calculated among the total protein values of all age groups (P < 0.05).Öğe Effects of Additive Feeding with Pollen and Water on Some Characteristics of Honeybee Colonies and Pine Honey Production(2015) Halil Yeninar; Ethem Akyol; Alaeddin YörükThis study was carried out to determine the effects of additive feeding with pollen and water on honey yield, colony population, winter loses and wintering ability of colonies in pine honey production season in Muğla province of Turkey. Total twenty honeybee colonies had similar physiological pattern (queen age, genotype, amount of adult worker bees (number of frames covered with adult worker bees), sealed brood areas (cm2 ) and food stocks) were used and randomly divided into four groups. Three of them were fed extra with pollen+water, pollen and water. The control colonies were not given additive foods. Honey yield in pollen+water, pollen, water and control groups were found to be 24.2±1.1, 17.3±0.8, 16.3±1.0 and 12.0±0.6 kg/colony respectively. Group means were statistically significant. From September 25 to February 15 (wintering), losses of the adult worker bees in pollen+water, pollen, water and control groups were 50%, 69%, 68% and 82%, decrease of sealed brood areas in the groups were 48%, 66%, 68% and 85%, respectively. Wintering ability of pollen+water, pollen, water and control groups were found to be 92.1±3.2, 70.4±17.8, 67.1±16.7 and 51.0±21.2% respectively. The results showed that additive feeding in pine honey production season, especially feeding with both pollen+water provided nearly 100% more honey production and 80% better wintering ability than the control group. In addition, feeding with only pollen or water had similar positive effect (approximately 40%) better than control groupÖğe Elma Bitkisi (Malus domestica L.)’nde Foliar Uygulanan Salisilik Asitin Donmaya Karşı Etkileri(2015) Bengü Ünal Türkyılmaz; Oğuzhan Mentiş; Ethem AkyolTürkiye ve dünya ekonomisinde önemli bir yeri olan elma’nın donma zararına direncini artırmayı, verim ve kalitesini yükseltmeyi amaçladığımız çalışmamızda elma (Malus domestica L.) bitkilerinde fenolojik ve morfolojik gözlemler ile fizyolojik ve biyokimyasal analizler yapılmıştır. Bu bitkinin donma stresine karşı gösterdiği adaptasyon ile kalite ve verimi üzerine foliar salisilik asitin (0, 500 ppm/bitki ve 1000 ppm/bitki) etkileri belirlenmeye çalışılmıştır. Yaprakta fotosentetik pigment içerikleri, total protein miktarı, prolin miktarı ile süperoksit dismutaz ve peroksidaz enzim aktiviteleri ölçülmüştür. Çalışma tesadüfi deneme desenine göre planlanmış ve verilerin istatistik analizleri SPSS paket programıyla (LSD testi) yapılmıştır. Elma bitkilerinin sürgün ve meyve sayılarının 500 ppm salisilik asit uygulamalarında, meyve ağırlıklarının ise 500 ppm ve 1000 ppm salisilik asit uygulamalarında kontrol grubuna göre artış gösterdiği, aynı zamanda uygulama gruplarında elma renklerinin de koyulaştığı tespit edilmiştir. Kla, klb, toplam kl, prolin, süperoksit dismutaz ve peroksidaz miktarları uygulama gruplarında kontrol grubuna göre istatistiki açıdan önemli derecede artmıştır. Karotenoid ve protein miktarlarında meydana gelen artışlar ise istatistiki açıdan önemli değildir. Elde edilen veriler ışığında foliar salisilik asit uygulamalarının elma bitkisinde donma stresinin etkilerini azalttığı, verim ve kaliteyi artırdığı saptanmıştır.Öğe Niğde İli elma bahçelerindeki yabancı otların yaygınlık ve yoğunluklarının belirlenmesi(2007) Tamer Üstüner; Ethem AkyolMeyve bahçelerindeki yabancı ot türlerinin ve dağılışlarının saptanması amacı ile ele alınan bu çalışma 2006-2007 yılları arasında, Niğde ili Merkez ilçesi ile Çamardı, Ulukışla, Bor, Çiftlik ve Altunhisar ilçelerinde bulunan elma bahçelerinde yürütülmüştür. Elma bahçelerinde 28 farklı bitki familyasına ait toplam 87 yabancı ot türü saptanmış ve ortalama olarak metrekarede 101.8 yabancı otun olduğu tespit edilmiştir. Yabancı ot yoğunluğu en yüksek Merkez ilçesinde bulunmuş (132.3adet/m2), bunu Çamardı (125.23 adet/m2), Ulukışla (97.13 adet/m2), Bor (91.7 3 adet/m2), Çiftlik (77.6 3 adet/m2) ve Altunhisar (77.2 3 adet/m2) ilçeleri izlemiştir. Tespit edilen 87 yabancı ot türünün, 1 tanesi eğrelti (Pterydophyta), 11 tanesi tek çenekli (Monocotyledone), 75 tanesi ise çift çeneklidir (Dicotyledone). Birim alandaki ortalama yoğunluk bakımından önemli olarak bulunan türler sırasıyla, Agropyron repens (L.) P. Beauv., Alopecurus myosuroides Hudson, Bromus tectorum L. ve Cynodon dactylon (L.) Pers. olarak belirlenmiştir. Bu türlerden Agropyron repens (L.) P. Beauv %84.6'lık rastlama sıklığı ile en çok rastlanan yabancı ot türü olurken, bunu sırasıyla; Bromus tectorum L.(%72.2), Alopecurus myosuroides Hudson (%54.9) ve Dactylis glomerata L.( %49.2) takip etmiştir.Öğe Niğde İli Keçi Yetiştiriciliğinin Yapısal Özellikleri ve Sorunları Üzerine Bir Araştırma(2015) Ayhan Ceyhan; Adnan Ünalan; Mahmut Çınar; Uğur Serbester; Ahmet Şekeroğlu; Ethem Akyol; Ahmet DemirkoparanNiğde ili keçicilik işletmelerinin mevcut durumu, yapısal özellikleri ve bu işletmelerin öncelikli sorunlarının ortaya konulması amacıyla yürütülmüştür. Bu amaçla rastgele seçilen 38 adet keçi işletmesinde yetiştiricilerle yüz-yüze anket çalışması yapılmıştır. Anket soruları; işletmelerin genel yapısı ile yetiştirme faaliyetlerini ortaya koyabilecek ve ayrıca yetiştiricilerin öncelikli sorunları ile memnuniyet durumlarını ölçebilecek şekilde belirlenmiştir. Anket sonuçları, keçi işletmesi sahiplerinin %89,5’inin ilkokul, %5,3’ünün ortaokul ve %5,3’ünün’de lise mezunu olduğunu; yetiştiricilerin tamamının keçi ırkı olarak kıl keçisi kullandıklarını, işletmelerin %44,7’sinin 500 baş ve üzeri olan işletmelerden oluştuğunu; işletmelerin %92,1’inin yaylaya çıktığını, %73,7’sinde çobanın aile içinden sağlandığını göstermiştir. Ayrıca, işletme gelirlerinin %50’sinin keçi sütünden elde edildiği belirlenmiştir. Keçi yetiştiricilerinin, ürettikleri sütün %39,5’ini sadece peynir üretimi şeklinde, %60,5’inin ise peynir, tereyağı, yoğurt ve çiğ süt satışı şeklinde değerlendirdikleri saptanmıştır. İşletme sahiplerinin tamamı keçi yetiştiriciliğini karlı bir uğraş olarak değerlendirmişlerdir. Keçi yetiştiriciliğinin en önemli sorunları olarak; yem, işçilik, ilaç gibi temel giderler ile birlikte ürünlerin değer fiyattan satılamaması ve mera sorunu olduğu belirtilmiştir. Likert ölçeğine göre yetiştiricilerin keçicilik faaliyetleri içerisinde en çok memnun oldukları ilk beş konu sırasıyla; damızlık koyun keçi birliğinin hizmetleri, sahip olunan teknik bilgi, teknik personelin hizmetleri, teke katımı ve çiftleştirme ve ağılların yeterliliği olmuştur. En az memnun oldukları ilk beş konu ise sırasıyla; yem, işçilik ve elektrik gibi giderler, ürün satış fiyatı, hayvanların satış fiyatı, üretilen ürünün satışı ile ilgili pazar olanakları ve işletme için gerekli parasal destekler olduğu saptanmıştır. Sonuç olarak Niğde ili keçicilik işletmelerinin en önemli sorunlarının üretim maliyetlerinin yüksekliği ile ürün fiyatlarının düşüklüğü olduğu söylenebilir.Öğe Niğde İli Koyunculuk İşletmelerinin Yapısal Özellikleri ve Sorunları Üzerine Bir Araştırma(2015) Ayhan Ceyhan; Ahmet Şekeroğlu; Adnan Ünalan; Mahmut Çınar; Uğur Serbester; Ethem Akyol; Erdoğan YılmazBu çalışma, Niğde ilinde koyunculuk işletmelerinin mevcut durumu, yapısal özellikleri ve bu işletmelerinöncelikli sorunlarının ortaya konulması amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada, tabakalı örnekleme (ilçeler) yöntemiyleseçilen toplam 96 koyunculuk işletmesi örnek olarak alınmıştır. Bu işletmelerde uygulanan anket çalışmasıyla;işletme ile sahiplerinin genel özellikleri, mera durumu, koç katımı, doğum, sağım, kırkım, sağlık koruma,hayvanların pazarlanması ve işletmelerdeki alet-ekipman durumları ile ilgili bilgilere ulaşılmıştır. Araştırmasonunda, koyun yetiştiren işletme sahiplerinin büyük bir kısmının (%68.8) ilkokul mezunu olduğu, koyunculukyapma süresinin ortalama 25.7 yıl olduğu, çoban olarak önemli oranda (%63.5) aile işgücünün kullanıldığı, koyunırkı olarak işletmelerin %99'unda Akkaraman, %1'inide Merinos melezi koyun yetiştirildiği, işletme başınaortalama koyun sayısının 314.5 baş olduğu ayrıca işletmelerde koyundan başka ortalama 7.9 baş inek, 38.1 baş keçive 1.9 baş at bulunduğu belirlenmiştir. İşletme sahiplerinin %86.4'ü koyunculuğu atadan öğrendiklerini, %82.3'ütek geçim kaynağı olduğunu, %10.4'ü de bu işi sevdiği için yaptığını bildirmişlerdir. Niğde ilinde koyunculukişletmelerinin önemli bir kısmının (%40.6) yayla koyunculuğu, diğerlerinin yerleşik ve yayla (%19.8), yerleşik(%38.6) ve sadece göçer koyunculuk (%1.0) yaptıkları belirlenmiştir. Araştırmada işletmelerin %97.9'ununDamızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliğine üye olduğu saptanmıştır. Yetiştiriciler öncelikli sorun olarak, yemfiyatlarındaki pahalılık ile meraların yetersiz ve kalitesiz olmasını bildirirken, koyunculuğun kârlı olabilmesi içinpazar fiyatlarının artması, mera ıslahı, yem bitkileri ekiliş alanının artırılması ve sürünün genetik ıslahının yapılmasıgerektiğini bildirmişlerdir.Öğe The Effects of Some Drugs Used to Treat Honeybee (Apis mellifera L.) Diseases and Pests on Lifespan of Honeybees(2017) Duran Özkök; Ethem AkyolBu çalışma, Bayvarol® , Fumidil-B ® ve Neo-Terramycin® 'in ergin balarılarının ömür uzunluğu üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Toplam 20 koloni tesadüfü olarak her grupta 5 koloni olacak şekilde 4 gruba ayrıldı. Bayvarol® , Fumidil-B ® ve Neo-Terramycin® sırasıyla birinci, ikinci ve üçüncü grupları oluşturdu, dördüncü grup olan kontrol grubuna uygulama yapılmadı. Herbir gruptan yüzer adet bir günlük yaşlı işçi arılar alındı, farklı renklerde ve toraks üzerine numaralandırıldı. İşaretlemeden sonra tüm işçi arılar kovan içerisinde gözlenildi. İşaretlenmiş işçi arılar günlük olarak kontrol edildi ve sayıldı. Elde edilen verilere varyans analizi uygulandı ve ortalamalara Duncan çoklu karşılaştırma testi uygulandı. Gruplarının ortalama ömür uzunlukları sırasıyla; 44,97±4,90, 46,86±6,56, 45,38±6,12 ve 47,72±6,06 gün olarak belirlendi. Grupların ömür uzunlukları arasındaki farklılıklar istatistiki olarak önemli bulundu (P<0,01). Bu çalışma hastalık ve zararlıların tedavisinde kullanılan bazı ilaçların balarılarının ömür uzunlukları üzerinde negatif bir etkiye neden olduğunu göstermiştir.Öğe The Effects of Varroa (Varroa destructor) infestation level on wintering ability and survival rates of honeybee (Apis mellifera L.) colonies(2011) Ethem Akyol; Halil YeninarBu çalışma bal arısı (A. mellifera L.) kolonilerinde Varroa (Varroa destructor) bulaşıklık seviyesinin kolonilerin kışlama yeteneklerine ve yaşama oranlarına etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Denemede dört farklı Varroa bulaşıklık seviysine sahip koloniler kullanıldı. Her grupta Varroa bulaşıklık seviyesi birbirine yakın 10 koloni ve dört grupta toplam 40 koloni kullanılmıştır. Düşük, Orta, Yüksek ve çok yüksek bulaşıklık seviyesine sahip gruplarda ortalama kışlama kabiliyeti sırayla %94.28, %91.42, %63.92 ve %23.28; aynı gruplarda ortalama yaşama oranı ise sırayla %100, %100, %80 ve %40 olarak belirlenmiştir. Kışlama kabiliyeti üzerine gruplar arasındaki farklılıklar istatistiki olarak önemli bulunmuştur (P<0.01).