Yazar "Serpil Soydan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ALİ ŞİR NEVÂÎ VE HÜSEYİN BAYKARA’NIN MANZUM ESERLERİNE GÖRE KLASİK ÇAĞATAY TÜRKÇESİNDE İKİLEMELER(2017) Serpil SoydanÇağatay Türkçesi, 15. yüzyılın başlarından 20.yüzyılın başlarına kadar hem yazı hem de konuşma dilinde kullanılmıştır. Karadeniz, Kafkas Dağları, Hazar Denizi ile İran'ın kuzey ve doğusuna kadar uzanan geniş bir alana yayılan Çağatay Türkçesi, Türk dili çalışmalarına kaynaklık edecek zengin dil malzemelerini içerisinde barındırmaktadır. Bu zengin dil malzemesinin içerisinde yer alan ikilemelerin, dilin takip edilebilen diğer dönemlerinde olduğu gibi Çağatay Türkçesi Döneminde de anlatım gücünü artırmak amacıyla kullanıldığı görülmektedir.Çalışmanın amacı, Çağatay Türkçesi dönemi eserlerinde kullanılan ikilemelerin köken, yapı, anlam, görev ve işlev bakımından nasıl kullanıldığını tespit etmektir. Bu çalışmada Ali Şir Nevâî'nin divan ve mesnevileri ile Hüseyin Baykara'nın divanı taranarak ikilemeler incelenmeye çalışılmıştır. İkilemeler; köken, anlam, yapı, görev, işlev açısından değerlendirilmiştir. İkilemelerin anlamlarını verebilmek için beyit açıklamasına da yer verilmiştir. İkileme konusunda yapılan önceki çalışmalar, Yeni Uygur Türkçesi, Karahanlı Türkçesi, Harezm Türkçesi, Türkiye Türkçesi Dönemlerine ait eserlerin incelenmesidir. Bu çalışma ile Çağatay Türkçesi Dönemi eserlerinde ikileme türündeki dil malzemesi ortaya konulmaya çalışılacaktırÖğe ALÎ ŞÎR NEVÂYÎ’NİN LEYLÎ VÜ MECNÛN MESNEVİSİNDE YER ALAN FİİLİMSİLER(2016) Serpil SoydanLeylî vü Mecnûn, on beşinci yüzyılda Çağataycayı klasik edebiyat dili haline getiren Alî Şîr Nevâyî' nin Hamsesini oluşturan mesnevilerden biridir. Bin dört yüz seksen dört yılında yazıldığı tahmin edilen bu eser yazıldığı dönemin bütün dil özelliklerini taşımaktadır. Nizâmi'nin ve Emir Hüsrev'in aynı adı taşıyan mesnevilerine cevap olarak kaleme alınan eser, otuz sekiz bölümden ibarettir. Her bölümde farklı sayıda olmak üzere toplam üç bin altı yüz yirmi iki beyit vardır. Yalnız Türkiye kütüphanelerinde on altı tane nüshası tespit edilen eserin Taşkent, Leningrad, Paris ve Londra kütüphanelerinde de nüshaları vardır. Çalışmamızda Leylî vü Mecnûn mesnevisinde yer alan fiilimsiler incelenmiştir. Çağatay Türkçesi döneminde fiilimsiler, kullanım biçimi ve anlam bilim açısından değerlendirilmeye çalışılmıştır. Ülkü Çelik'in doktora tezi olarak hazırladığı ve Türk Dil Kurumu'nda basılan metin esas alınmıştır. Fiilimsiler, dile anlatım gücü, zenginliği ve kıvraklığı sağlamanın yanında anlatılmak isteneni kısa yoldan anlatma olanağı sağlayan, yan cümle kurabilen, bağlaçların yerine geçebilen dil bilgisel unsurlardır. Fiilimsiler eylemlerden türemelerine karşın eylemin bütün özelliklerini göstermeyen dil bilgisel yapılardır. Genel olarak üçe ayrılan fiilimsiler, cümle içinde isim, sıfat, zarf gibi isim soylu sözcüklerin görev ve özelliklerini taşırlar. Çalışmamızda mesnevide yer alan fiilimsiler; isimfiil, sıfat-fiil, zarf-fiil olmak üzere üç başlık altında gruplandırılıp anlam, köken, ses, şekil özellikleri ve kullanımları bakımından ele alıp incelenmiştir. Fiilimsilerin yer aldığı beyitlerden örnekler verilmiş, bu örneklerin yer aldığı sayfa ve beyit numaraları parantez içerisinde belirtilmiştir. açıklamasına yer verilmiştir. Eserde yirmi dört tane fiilimsi tespit edilmiştir. Bu fiilimsilerden üç tanesi isim-fiil, sekiz tanesi sıfat-fiil, on üç tanesi zarf-fiildirÖğe ÇAĞATAY TÜRKÇESİNİN BAZI ESERLERİNDE YER ALAN DEYİMLERİN ANLAM, ŞEKİL BAKIMINDAN KULLANIMI VE KUTADGU BİLİG’DE TANIKLANAN DEYİMLER(2017) Serpil SoydanDeyimler, bir dilin sözvarlığını oluşturan en önemli kültürel ögelerdir. Bir milletin çağlar boyunca devam ettirdiği yaşayışını, geleneklerini, inanışlarını, hayata bakış açılarını ortaya koymaktadır. Bu sözcük öbekleri, toplumun hafızasını canlı tutan, ilgi çekici anlamlar içeren, nesillerden nesillere aktarılan ortak mirastır. Binlerce yıllık tarihimizi yansıtan, toplumun sözlü ve yazılı ifadesine akıcılık ve güç katan, anlam zenginliği ve derinliğine sahip kalıplaşmış kelime gruplarıdır. Bu çalışmada Çağatay Türkçesi dönemine ait on altı eser incelenmiştir. Çağatay Türkçesinin sözvarlığı içerisinde yer alan deyimlerin bu eserlerde de sıkça kullanıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca bu kalıplaşmış söz öbeklerinin anlatıma zenginlik ve derinlik kattığı görülmektedir. Bu çalışmada deyimler şekil ve anlam yönünden incelenmektedir. Şekil yönünden, cümle hükmünde deyimler ve cümle hükmünde olmayan deyimler; anlam yönünden sözcükte anlam ve cümlede anlam olarak değerlendirilmiştir. Şekil yönünden cümle hükmünde deyimler; çekimli fiil alarak kullanılan deyimler, mastar şekliyle kullanılan deyimler, emir kipiyle kullanılan deyimler olarak tasnif edilmiştir. Ayrıca cümle hükmünde deyimler ve cümle hükmünde olmayan deyimler; kök halinde ve gövde halinde deyimler olarak iki grupta değerlendirilmiştir. Çağatay Türkçesinde tespit edilen deyim örneklerinden Kutadgu Bilig'de tanıklananlar varsa bu deyim örneklerine de yer verilmiştir. Deyimlerin kullanıldığı beyitlerden ve cümlelerden örnekler verilmiştir. Türk dilinin diğer dönemlerinde olduğu gibi bu dönemde de deyimlerin önemli bir yeri olduğu hem manzum hem de mensur eserde kullanıldığı görülmüştür. Ayrıca deyimlerin, insanların yaşadığı olayların özetini ifade eden ve onları çok yönlü düşünmeye sevk eden, dilin sözvarlığının vazgeçilmez ögesi olduğu bir kez daha tanıklanmıştırÖğe EXISTENT WORDS USED FOR WEAVING OCCUPATION FROM THE DICTIONARY OF COLLECTED WORDS(2013) Söz Varlığı; Serpil SoydanOrta Asya'daki göçebe kabilelerin vücutlarını dış etkilere karşı korumak amacıyla hayvan derilerini ve bitki saplarını kullanmaları, çadırlarını kurmak için de koyun yününe nazaran çok daha uzun ve sıkı olan keçi yününü kullanmaya başlamaları dokumacılığın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu zanaat zamanla gelişmiştir. İnsanlar tarihi olarak tespit edilemeyen dönemlerde keçi yününden bugün düz dokuma tekniği adı verilen göçebe tenteleri yapmışlardır. Daha sonraki dönemlerde Alacahöyük'te arkeolojik kazılarda bulunan gümüş kirmanlar , Gordion'da bulunan Frigyalılara ait sumak ve cicim dokuma parçaları, Konya'nın Çumra ilçesi merkezinin kuzeyindeki Çatalhöyük'te yapılan kazılarda Neolitik çağa (Cilalı Taş çağı) ait (M.Ö 6000)dokuma parçaları dokumacılığın Anadolu'da geliştiğini göstermektedir. Bu elimize geçen parçalar sayesinde dokumacılık tarihini Anadolu'da M.Ö. VII. yüzyıla kadar indirebilmekteyiz. 1071 yılında Türkler Anadolu'ya geldiklerinde ileri düzeyde bir dokumacılık sanatıyla karşılaşmışlardır. Selçuklu İmparatorluğu döneminde de Türk kilim ve halı dokumacılığı gelişmeye başlamıştır. Birçoğu halen belgelenememiş sayısız halı parçasının 13 ve 14. yüzyıllardan kalma en eski Selçuklu halıları olduğu tahmin edilmektedir. Çalışmamızda Türkiye'de halk ağzından derlenmiş olan Derleme Sözlüğünde yer alan Dokumacılık mesleği ile ilgili söz varlığı incelenmiş, konuyla ilgili tarihî ve çağdaş kaynaklar taranmış, tespit edilen söz varlıkları dokumacılıkta kullanılan malzeme ismi, dokumacılıkta kullanılan alet ve araç ismi, dokumacılıkta kullanılan fiiller, dokumacılıkta kullanılan motif ve işlemeler, dokumada çalışan kişilere verilen isimler, dokumacılıkta kullanılan renk isimleri olmak üzere altı başlık altında gruplandırılmıştır. Ayrıca tespit edilen bu söz varlığı içerisinde ödünçleme kelimeler varsa bu kelimelerin kökenleri hakkında da bilgi verilmeye çalışılmıştır.Öğe KARIŞIK DİLLİ ESERLERİN SÖZ VARLIKLARINDAN EDATLARA BİR BAKIŞ*(2013) Serpil SoydanTürk tarihinde on üçüncü yüzyıl oldukça hareketli bir dönemdir. Doğuda Moğol akınları, batıda Haçlı seferleri özellikle Harezm bölgesinin hareketlenmesinde etkili olmuştur. Sosyal, ekonomik ve kültürel alana da bu hareketlilik yansımıştır. Bir yandan bu hareketlilik diğer yandan savaşlar, göçler ve karışıklık bu dönemde az sayıda eser verilmesine ya da verilen eserlerin kaybolmasına neden olmuştur. Ayrıca bu dönemde hem Doğu Türkçesi hem de Batı Türkçesi özelliğini gösteren eserlere rastlanmıştır. Türkoloji çalışmalarında Batı Türkçesi (Oğuzca) ile Doğu Türkçesi (Kıpçak-Çağatay) özelliklerini bünyesinde bulunduran eserlere "karışık dilli" eserler adı verilmektedir. Şimdiye kadar karışık dilli eserler üzerinde yapılan çalışmalar ses bilgisi ve şekil bilgisi bakımından olmuştur. Bu eserlerin söz varlığı ve söz dizimi ile ilgili çalışmalar yapılmamıştır. Çalışmamızda bu konuya dikkat çekmeye ve eğilmeye çalıştık. Karışık dilli eserlerden Ali'nin Kıssa-yı Yûsuf'u, Sadrü'd-dîn Şeyhoğlu'nun Marzubân-nâme Tercümesi, İmâm Kâzî'nin Kitâb-ı Gunyâ adlı eserleri incelenmiş, bu üç eserdeki söz varlıklarından edatlar üzerine çalışma yapılmıştır. Edatlar; bağlama edatları, son çekim edatları, karşılaştırma ve denkleştirme edatları, soru edatları, işaret edatları, kuvvetlendirme edatları, çağırma ve hitap edatları, temennî, teessürî-seslenme edatları olmak üzere dokuz başlık altında gruplandırılmıştır. Edatların eserlerdeki kullanımlarını göstermek için eserlerden örnek cümleler alınmıştır. Tespit edilen edatlardan bazılarının etimolojik incelemeleri ve tarihî gelişimleri hakkında bilgilere yer verilmiştir. İncelediğimiz bu üç eserde dokuz başlık altında verilen edatların, ortak ve farklı kullanımları, her birinin eserlere göre dağılımı, edatların kökenine göre (Arapça, Farsça, Türkçe ) eserlerdeki kullanım sayısı, aynı edatların eserlerdeki kullanımlarında görülen anlam farklılaşmaları verilmeye çalışılmıştır.Öğe KLASİK ÇAĞATAY DEVRİ ŞAİRLERİ OLAN ALİ ŞİR NEVÂYİ VE HÜSEYİN BAYKARA’NIN MANZUM ESERLERİNDE OLDURGAN ÇATI(2017) Serpil SoydanÇatı, öznenin eyleyen, eyleten, karşılıklı ya da birlikte yapma, etkilenen biçimleri ile yüklem arasındaki ilişkileri belirleyen, fiilden fiil yapım ekleri alarak anlam değişmelerine uğrayan yeni biçimleridir. Geçişsiz fiillerin, ettirgenlik ekleri olarak bilinen -Ar-,-DIr-,-Ir-,-(I)t- gibi fiilden fiil yapım ekleri alarak öznenin işi kendi yaptığı ya da öznenin nesne üzerinde doğrudan etkili olduğu çatı türü oldurgan çatı olarak tanımlanmaktadır. Fiil çatısı konusu dil bilimi alanının çözüme ulaştırılması gereken en önemli konularından biridir. Ayrıca Çağatay Türkçesi döneminde de fiilde çatı konusu incelenmemiştir Bu konu üzerinde gramer konusunu ele alan araştırmacılar tarafından fikir birliği sağlanamamıştır. Türkçenin tarihî lehçeleri üzerinde yapılan çalışmalarda bu konu sadece yapı açısından incelenmiş, anlam bilimi konusuna değinilmemiştir. Dolayısıyla çalışma, çatı konusunda anlam bilimi bakımından yaşanan eksiklere dikkati çekecektir. Çağatay Türkçesinde çatı eki alan fiillerin hangi anlamlarda kullanıldığı ortaya konulacaktır. Bu makalede Çağatay Türkçesinde Anlam ve Fonksiyon Açısından Fiilde Çatı konulu doktora tez çalışmasında oldurgan, ettirgen, edilgen, meçhul, dönüşlü, işteş çatı olmak üzere altı başlık altında incelenen fiilde çatı konusundan sadece oldurgan çatı ele alınmıştır. Oldurgan çatı bölümünde, anlam ve yapı bakımından değerlendirilmiş bazı fiil örneklerine yer verilmiştir. Oldurgan çatı tasnifinde yapı bölümünde, fiillerin aldığı ekler, anlam bölümünde fiillerin aldığı çatı eklerine göre üstlendiği fonksiyonlar dikkate alınarak tasnif yapılmıştırÖğe KLASİK VE KLASİK ÖNCESİ DÖNEM ÇAĞATAY TÜRKÇESİ ESERLERİNDE ŞAHIS VE İŞARET ZAMİRLERİNİN TAMLAMA KURULUŞUNDA VE EDATLARLA KULLANILIŞI(2017) Serpil SoydanZamirler, tek başlarına anlamları olmayan nesneleri temsil ya da işaret yoluyla karşılayan kelimelerdir. Nesnelerin isimleri değildirler ve geçici olarak o isimlerin yerini tutarlar. Zamirler, kendilerinden sonra gelen kelime ya da kelime gruplarına ilgi hâli eki alarak bağlanırlar. Çağatay Türkçesi döneminde kullanılan şahıs zamirleri, min, sin, biz, siz; işaret zamirleri, bu, ol' dur. Çağatay Türkçesinde üçüncü şahsı ifade eden şahıs zamiri yoktur; yerine işaret zamiri ol kullanılmaktadır. Şahıs zamirlerinin ilgi hâli eki almış şekilleri mening / mining; sening/ sining; bizning, sizning; işaret zamirlerinin ilgi hâli eki almış şekilleri munıng / munung, anıng / alarnıng'dır. Bir dilin ana dil olduğunu gösteren ölçütler arasında sayı adları, sayı sistemi, vücut ve organ isimlerinin dışında şahıs zamirlerini de saymak mümkündür. Bu çalışmada, dili ana dil yapan ölçütlerden şahıs ve işaret zamirleri incelenmiş, bu zamirlerin Çağatay Türkçesi döneminde kullanılan şekilleri olan mining, sining; bizing, sizing ve işaret zamirlerinden olan ve şahıs zamiri olarak kullanılan anıng ile işaret zamiri munung'un iyelik eki almış kelimelerle tamlama şeklinde kuruluşu ve söz dizimi açısından farklı kullanımları değerlendirilmiştir. Ayrıca, Türkiye Türkçesi döneminde şahıs zamirleri düşürülerek tamlama oluşturulurken Çağatay Türkçesinin klasik dönem eserlerinden olan Ali Şîr Nevâyî'nin divan ve mesnevileri ile Hüseyin Baykara ve Lutfî'nin Divanı'nda tespit edilen tamlamalarda, tamlayan ve tamlanan yer değiştirse görülmektedir. Ayrıca tamlamalarda, tamlayan ile tamlanan arasında zamir ve sıfatların, pekiştirme ifade eden bağlaçların kullanıldığı görülmektedir. Bu çalışmada, Çağatay Türkçesindeki şahıs ve işaret zamirlerinin ilgi hâl eki alarak tamlama şeklinde kullanımları incelenmeye çalışılacaktır. Bu makalede, Çağatay Türkçesinin klasik döneminde eser veren, Ali Şîr Nevâyî'nin divan ve mesnevileri ile Hüseyin Baykara ve Lutfî'nin Divan'ı taranarak eserlerden örnekler verilecektir