Yazar "Huriye Altuner" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Cumhuriyet devri ortaöğretimindeki sanat tarihi müfredatının değerlendirilmesi(2010) Huriye AltunerCumhuriyetin ilk yıllarından itibaren sanat tarihine ve eğiti mine büyük önem verilmiştir. Bu amaçla ortaöğretim kurumları için, sa nat tarihi müfredat programları hazırlanmıştır. Çalışmanın konusunu da 1949 yılından başlayarak günümüze kadar hazırlanmış olan bu müfredat programları oluşturmaktadır. Literatür tarama yöntemiyle yapılan bu ça lışmada sanat tarihi müfredat programları, öncelikle ayrıntılı olarak tanı tılmıştır. Daha sonra bu programlar, içerik, yöntem, sınıf kademesi, öğre tim elemanı, haftalık ders saati süresi ve zorunlu-seçmeli olması yönün den karşılaştırılmış ve önerilerde bulunulmuştur. Bu şekilde ortaöğretim kurumlarındaki sanat tarihi müfredat programlarının tarihsel gelişimi be lirlenmek ve ortaya çıkan sorunlara dikkat çekmek istenmitir.Öğe Ekspresyonizmde hıristiyanlık ve “çarmıhta İsa ”tasvirinin kullanımı(2015) Huriye AltunerBu çalışmada, ekspresyonizmi oluşturan etkenler belirlenerek sanatçıların Hıristiyanlığa bakış açıları ve “Çarmıhta İsa” tasvirlerini kullanma nedenleri üzerinde durulmuştur. Bunun için Emil Nolde, March Chagall, Georges Henri Rouault, Wasily Kandisky, Wilhelm Morgner, Oscar Kokoschka, Otto Dix gibi sanatçıların bu tarz çalışmaları örneklendirilmiş ve ekspresyonizm ile Hıristiyanlık arasındaki ilişki açıklanmaya çalışılmıştır. Teknolojik gelişmelerin yaşandığı buna karşın savaş ve gözyaşının hâkim olduğu bir dönemde, ekspresyonistler, kötüye gidişi fark etmişler, toplumu uyarmak için bir çıkış yolu aramışlardır. Köleliğin her türünü reddetmişler, savaşsız, barış içinde insanca duyguların hâkim olduğu yeni bir dünya görüşü ve yeni bir insan tipi oluşturmayı amaçlamışlardır. Bu konuda en büyük güç, doğru algılanması ve yaşanması gereken din yani Hıristiyanlık olarak kabul edilmiştir. “Çarmıhta İsa” tasvirleri ise bu duyguları simgeleyen bir sembol olarak kullanılmıştır.Öğe GELENEKSEL NİĞDE EVLERİ GİRİŞ DÜZENLEMELERİ(2013) Huriye AltunerBu çalışmanın amacı, Niğde geleneksel konut mimarisinin giriş düzenlemelerini gruplandırmak, cephe düzenlemesi içindeki yerini belirlemek, Niğde ve çevresindeki bölgede oluşan ortak bezeme anlayışı içinde değerlendirmektir. Bunun için öncelikle yapıların ana girişlerinin, yapıların hangi bölümünde yer aldığı ve neye göre bu konumun seçildiği belirlenmiştir. Daha sonra ise konutların giriş düzenlemeleri, "yapıya doğrudan girişin sağlandığı düzenlemeler" ve "avlu- bahçe girişleri" olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Niğde geleneksel konutlarındaki giriş düzenlemeleri, anıtsal kapı geleneği içinde yer alan ve ev sahibinin zenginliğini, yaşam tarzını, inancını vb. gösteren bir mimari elamandır. Konutların bahçe ve avlu girişleri, günlük ihtiyaçların karşılanmasında kolaylık sağlamak için genellikle çift kanatlıdır ve boyutu buna göre ayarlanmıştır. Giriş düzenlemelerinde en dikkati çeken unsur, doğrudan yapıya geçişi sağlıyorsa, üst kısmında, giriş holünü (taşlığı) aydınlatacak bir pencerenin yer alması; avlu, bahçe ya da avlumsu bahçeye açılıyorsa, üstte alınlık tarzı bir üçgen kısmın bulunduğu ve bunun hemen altında tepeden aşağıya, sağ ve sola doğru akışı sağlayan, geometrik formlu, profillendirilmiş taş silmeli bir düzenlemenin bulunmasıdır. Yapıyı, dolayısıyla ev halkının günlük yaşamanı, sokaktan ayıran yüksek duvarların ortasında beliren bu düzenlemeler, zemin kat seviyesinde yapının anıtsallığının ve güzelliğinin bir simgesi olarak ilk dikkati çeken unsurdur. Niğde geleneksel konutları, içinde değerlendirildiği, taş malzemenin ustaca kullanıldığı Türk konut geleneğine uygun bir anlayışa sahiptir. Özellikle Kapadokya bölgesi konut mimarisiyle büyük benzerlik göstermektedir. Konut giriş düzenlemeleri küçük farklılıklar dışında bu yörede aynı şekildedir ve ortak bir beğeninin ürünüdür. Bu beğeni yaklaşık 18 yüzyıldan başlayarak 20 yüzyılın ilk yarısına kadar olan süreçte inşa edilen diğer yapılarda da tekrarlanmış ve ortak bir ifadenin kanıtı olarak günümüze ulaşmıştırÖğe MARC CHAGALL'IN "BEN VE KÖY" ADLI ESERİNİN AKADEMİK ELEŞTİRİ YÖNTEMİYLE İNCELENMESİ(2014) Huriye AltunerBu araştırmada, öncelikle akademik eleştiri yöntemi hakkında bilgi verilmiş daha sonra akademik eleştiri örneği olarak Marc Chagall'ın "Ben ve Köy" adlı eseri incelenmiştir. İnceleme, "Ön İkonografik Betimleme (Doğal Anlam)", "İkonografik Çözümleme (Anlaşmalı Anlam)" ve "İkonolojik Yorum (Asıl Anlam- İçerik)" aşamaları takip edilerek gerçekleştirilmiştir. Marc Chagall'ın bütün eserlerinde olduğu gibi "Ben ve Köy" adlı çalışması da anılarının ve hayata bakış açısının bir yansımasıdır. Eserde, yer alan figürler, formlar, geometrik düzenlemeler ve renk kullanımı sembolik anlamlar içermektedir. Resmin yüzeyinde açık seçik duran objeler, aralarındaki geometrik boşluklar ve bunların çağrıştırdığı olaylar iki boyutlu resim yüzeyinde biçimsel ve içerik açısından farklı bir derinlik oluşturmaktadır. Hasidik bir Rus Yahudi'si olan sanatçı, dini ve siyasi açıdan ılımlı bir tavır içindedir ancak geçmişine her zaman bağlı kalmış ve bunu resim yüzeyinde semboller aracığıyla yansıtmıştır. "Ben ve Köy" adlı çalışması da bunun bir örneğidir. Eserde sanatçının kültürel geçmişi, insan ve doğa sevgisi ve gelecekten beklentileri naif bir dille anlatılmıştır.Öğe Türkiye'de Sanat Tarihi ve Cumhuriyet'ten Günümüze Sanat Tarihi Eğitimi(2007) Huriye AltunerBu çalışmada, Cumhuriyet’ten günümüze sanat tarihi eğitiminde yaşanan değişiklikler, üniversitelerde ve ortaöğretim kurumlarında olmak üzere belirlenmeye çalışılmıştır. Türkiye’de sanat tarihi biliminin ve eğitiminin ortaya çıkışı tarihi süreç içinde incelenmiştir. Öncelikle sanat tarihi ile ilgili ilk çalışmaların neler olduğu belirlenmiş ve yükseköğretim kurumlarında açılan sanat tarihi bölümleri belirtilmiştir. Daha sonra ortaöğretimde sanat tarihi derslerinin müfredat programlarına alınışı ve yapılan değişiklikler sunulmuştur.