Yazar "Yasemin Yavuzer" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 16 / 16
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A tipi kişilik puanları kontrol edilerek çalışanların stres kaynaklarının demografik değişkenlere göre incelenmesi(2015) Yasemin Yavuzer; Rezzan Gündoğdu; Seçkin Can KoyuncuBu çalışmada, Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında çalışan memur ve şeflerden oluşan personelin A tipi kişilik puanları kontrol edilerek, stres kaynakları cinsiyet, yaş, medeni durum, iş pozisyonu ve çalışma sürelerine göre incelenmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında çalışan 102 personele Stres Kaynağı Ölçeği ve A Tipi Kişilik Ölçeği uygulanmıştır. Veriler Kovaryans Analizi ile çözümlenmiştir. Sonuç olarak, sosyal, işle ilgili ve kendini yorumlama ile ilgili stres kaynaklarından alınan puanlar açısından hastalık geliştirme eğilimi, fiziksel çevre ile ilgili stres kaynaklarından alınan puanlar açısından ise hastalık geliştirme ihtimali olacak kadar stres kaynaklarına maruz kaldıkları saptanmıştır. Ayrıca, 41 - 50 yaş arasındaki çalışanlar için sosyal, işle ilgili ve fiziksel çevreyle ilgili str es kaynaklarının 20- 30 yaş arasındakilerden; erkeklerin işle ilgili ve fiziksel çevreyle ilgili stres kaynaklarının kadınlardan; evlilerin işle ilgili ve fiziksel çevreyle ilgili stres kaynaklarının bekarlardan; şeflerin işle ilgili stres kaynaklarının memurlardan; 6- 15 yıl çalışanların fiziksel çevreyle ilgili stres kaynaklarının 1 - 5 yıl çalışanlardan daha fazla olduğu bulunmuşturÖğe Benlik Kuramı Ölçeğinin Türkçe sürümünün geçerlilik ve güvenilirlik çalışması(2017) Yasemin Yavuzer; Zeynep Karataş; Betül Polat DemirAmaç: Bu çalışmada bireylerin çeşitli yaşam alanlarında kendilerini algılayışlarını ölçmek amacıyla geliştirilmiş Benlik Kuramı Ölçeğinin Türk üniversite öğrencilerinden oluşan bir örneklemde geçerlilik ve güvenilirliğini incelemek amaçlanmıştır. Yöntem: Ölçeğin dil eşdeğerliliği analizi için 30 İngilizce öğretmenliği 4. sınıf öğrencisine önce İngilizce formu, üç hafta sonra da Türkçe formu uygulanmıştır. Ölçeğin çeviri açısından paralelliğinin sağlandığı ve dil geçerliliğinin olduğu görülmüştür. Daha sonra ölçek 426 üniversite öğrencisine uygulanmıştır. Ölçeğin psikometrik özellikleri açımlayıcı faktör analizi, doğrulayıcı faktör analizi, ölçüt bağıntılı geçerlilik, testi yarılama yöntemleriyle ve alfa katsayısı hesaplanarak incelenmiştir. Ölçüt bağıntılı geçerlilik için Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği, Beck Depresyon Ölçeği ve Coopersmith Benlik Saygısı Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Açımlayıcı faktör analizi sonuçlarına göre 36 maddelik ölçeğin Türkçe formunun dokuz alt ölçekten oluştuğu ve toplam varyansın %55.98'ini açıkladığı görülmüştür. Doğrulayıcı faktör analizi sonucu Benlik Kuramı Ölçeğinin 36 maddeli ve dokuz faktörlü yapısının Türk öğrencilerinden elde edilen verilerde doğrulandığı söylenebilir. Alt boyutlarda en düşük alfa katsayısı 0.52, ölçeğin tamamından elde edilen alfa katsayısı 0.84 ve test yarılama yöntemiyle hesaplanan güvenilirlik katsayısı 0.79 olarak bulunmuştur. Ölçeğin Türkçe formunun madde-toplam korelasyon katsayılarının 0.30-0.78 arasında olduğu bulunmuştur. Benlik Kuramı Ölçeği ve alt ölçeklerinin tamamı ile Pozitif Duygular ve Benlik Saygısı Ölçeği arasında pozitif yönde, Negatif Duygular ve Beck Depresyon Ölçeği arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca, üniversite öğrencilerinin genellikle olumlu benlik teorilerine sahip oldukları söylenebilir. Kadınların Benlik Kuamı Ölçeği toplam puanları ile akademik başarı, kişilik ve aile ilişkileri alt ölçek puanları erkeklere göre daha yüksektir. Sonuç: Analiz sonuçlarına dayalı olarak, ölçeğin Türk üniversite öğrencilerinin çeşitli yaşam alanlarında kendilerini algılayışlarını ölçebileceğine karar verilmiştir.Öğe Eğitim fakültelerinde çalışan yardımcı doçentlerin sürekli kaygı ve iş doyum düzeylerinin incelenmesi(2012) Yasemin Yavuzer; Zeynep Karataş; Rezzan GündoğduAraştırmanın amacı, eğitim fakültelerinde çalışan yardımcı doçentlerin sürekli kaygı ve iş doyum düzeylerini demografik değişkenlere (cinsiyet, SSCI yayın durumu, medeni durum, yaş, çalışma süresi, yabancı dil puanı ve görev yaptıkları üniversite) göre incelemek ve sürekli kaygı düzeylerinin demografik değişkenler ve iş doyumunun boyutları tarafından ne oranda yordandığını belirlemektir. Araştırmanın çalışma grubu, 20, 5 ve 4 yıllık olan üç devlet üniversitesinin eğitim fakültelerinde çalışan 102 yardımcı doçentten oluşmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, yardımcı doçentlerin iş doyum düzeyleri demografik değişkenlere göre farklılaşmamaktadır. Sürekli kaygı puanları ise, cinsiyetlerine, SSCI yayın durumuna, yaşına, yabancı dil puanlarına ve çalışma süresine göre farklılaşmazken, görev yaptıkları üniversitenin eski ya da yeni üniversite olmasına ve medeni durumuna göre farklılık göstermektedir. Ayrıca görev yapılan üniversitenin eski ya da yeni üniversite olması ve SSCI yayın durumu sürekli kaygının anlamlı yordayıcılarıdır.Öğe Eğitim Fakültesi Mezunlarının Eğitim Bilimleri Derslerine İlişkin Görüşleri (Niğde Üniversitesi Örneği)(2006) Ayhan Dikici; Yasemin Yavuzer; Rezzan GündoğduEğitim fakültelerinin amacı, temel eğitim ve ortaöğretime nitelikli öğretmenler yetiştirmektir. Nitelikli öğretmen yetiştirmede en önemli konulardan biri öğretmen yetiştirme programlandır. Bu çalışmada, eğitim fakültelerinde verilmekte olan eğitim bilimleri derslerinden öğrencilerin yararlanma oranlan araştı-nlmıştır. Bu amaçla, mezunlara uygulamak için bir anket geliştirilmiştir. Geliştirilen anket 644 mezuna uygulanmıştır. Anket sonuçlan, öğrencilerin mezun ol-duklan bölümlere göre analiz edilmiştir. Mezunlardan alman verilere göre, öğrencilerin eğitim bilimlerinin temel derslerinden yeteri kadar yararlanamadıkları bulunmuştur. Araştırmanın sonuçlarına dayalı olarak öneriler verilmiştir.Öğe Eğitim fakültesi öğrencilerinin öznel iyi oluş ve psikolojik ihtiyaçlarının demografik değişkenlere göre incelenmesi(2012) Rezzan Gündoğdu; Yasemin YavuzerBu çalışmanın amacı eğitim fakültesi öğrencilerinin öğrenim görülen lisans programı ve cinsiyet değişkenlerine göre öznel iyi oluş ve psikolojik ihtiyaçlarının incelenmesidir. Araştırmaya Aksaray üniversitesi Eğitim fakültesinin çeşitli lisans programlarında öğrenim görmekte olan 331 öğrenci katılmıştır. Araştırmada öğrencilerin öznel iyi oluş düzeylerini belirlemek için Öznel İyi Oluş Ölçeği; psikolojik ihtiyaçlarını belirlemek için Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde çoklu varyans analizi (MANOVA) uygulanmıştır. Öğrenim görülen lisans programının ve cinsiyetin öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaçlar ve öznel iyi oluş puanları üzerindeki temel etkileri anlamlı bulunmuştur. Öğrenim görülen lisans programı ve cinsiyet değişkenlerinin öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaçlar ve öznel iyi oluş puanları üzerindeki ortak etkisi ise anlamlı bulunmamıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara dayalı olarak bazı önerilerde bulunulmuştur.Öğe Ergenlerde Okul Tükenmişliğinin Yordayıcısı Olarak Akademik Kontrol Odağı(2017) Gürcan Şeker; Yasemin YavuzerBu araştırmanın temel amacı ergenlerde okul tükenmişliğinin akademik kontrol odağı ve bazı demografik değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırma verileri İç Anadolu bölgesinde yer alan bir il merkezinde beş lisede 9-12.sınıflarda öğrenim görmekte olan 701 öğrenciden toplanmıştır. Araştırmada "Ortaöğretim Okul Tükenmişlik Ölçeği" ve "Akademik Kontrol Odağı Ölçeği" kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde gruplar arası farklılığı belirlemek için Bağımsız Gruplar t Testi ve Tek Faktörlü Varyans Analizi, okul tükenmişliğini yordayan değişkenlerin belirlenmesi için hiyerarşik regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; cinsiyet, okul türü, algılanan ders başarısı, sınıf düzeyi, annebaba eğitim düzeyi, devamsızlık süresi ve günlük ders çalışma süresi değişkenlerine göre okul tükenmişliğinin bir ya da birden fazla alt boyutundan elde edilen puanlarda anlamlı bir fark olduğu gözlenmiştir. Bunun yanında okul tükenmişliği alt boyutları ile içsel kontrol odağı arasında orta düzeyde ve negatif yönde, okul tükenmişliği alt boyutları ile dışsal kontrol odağı arasında orta düzeyde ve pozitif yönde bir ilişkinin olduğu görülmüştür. Diğer yandan regresyon analizi sonuçlarına göre; akademik kontrol odağı içsel ve dışsal kontrol boyutları demografik değişkenlerle birlikte okul tükenmişliğinin okula karşı ilgi kaybı alt boyutunun %12'sini, ders çalışmaktan tükenme alt boyutunun %15'ini, aileden kaynaklı tükenme alt boyutunun %15'ini, ödev yapmaktan tükenme alt boyutunun %14'ünü, öğretmen tutumlarından bunalma ve sıkılma alt boyunun %17'sini ve okulda yetersizlik alt boyutunun %11'ini açıklamaktadır. Okul psikolojik danışma hizmetleri çerçevesinde öğrenci tükenmişliğine ilişkin koruyucu ve önleyici çalışmalar planlanırken öğrencilere içsel denetim kazandıracak etkinliklere yer verilmelidirÖğe Ergenlerde otomatik düşünceler ile fiziksel saldırganlık arasındaki ilişkide öfkenin aracı rolü(2013) Yasemin Yavuzer; Zeynep KarataşAmaç: Araştırmanın amacı, ergenlerin otomatik düşünceleri ile fiziksel saldırganlık düzeyleri arasındaki ilişkide öfkenin aracılık (mediation) ro- lünü ortaya koymaktır. Yöntem: Çalışmaya 2011-2012 öğretim yılında Burdur il merkezindeki üç farklı lisede, 9. sınıfta öğrenim gören 224 ergen katılmıştır. Katılım- cılara Saldırganlık Ölçeği ve Otomatik Düşünceler Ölçeği uygulanmış- tır. Veriler basit ve çoklu doğrusal regresyon analizi ile çözümlenmiştir. Bulgular: Erkek ve kız ergenlerin fiziksel saldırganlık ile otomatik dü- şünceler ve öfke puanları arasında, öfke ile otomatik düşünceler puanla- rı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişkinin olduğu saptanmıştır. Reg- resyon analizlerine göre, otomatik düşüncelerin ergenlerin fiziksel sal- dırganlık (?= 0,233, p< 0,001) ve öfke düzeylerini (?= 0,325, p< 0,001) yordayıcı gücü olduğu gözlenmiştir. Öfkenin aracılık rolüne ilişkin ana- lizlerde otomatik düşünceler ve fiziksel saldırganlık arasında öfkenin tam aracı rolünün olduğu gözlenmiştir (Sobel z= 5,646, p< 0,001). Sonuç: Araştırmanın bulguları otomatik düşünceler ile fiziksel saldır- ganlık arasındaki ilişkide, öfkenin tam aracılık rolünün olduğunu ortaya koymuştur. Ergenlerde fiziksel saldırganlığı önlemeye yönelik çalışma- larda öfke yönetimi becerilerinin kazandırılması için hazırlanan prog- ramların ergenlerin işlevsel olmayan ve öfkeyi tetikleyen otomatik dü- şüncelere ilişkin farkındalık kazanması ve bu düşüncelerini değiştirebil- mesi ile ilgili uygulamaları içermesi yararlı olacaktır. Araştırmanın çalış- ma grubu Burdur il merkezindeki farklı liselerde öğrenim gören ergen- lerden oluşmaktadır. Sonuçlar yalnızca benzer özelliklere sahip grupla- ra genellenebilir.Öğe Ergenlerde saldırganlık ve sosyometrik popülerlik arasındaki ilişkilerin incelenmesi(2013) Yasemin YavuzerBu çalışmada, ergenlerde saldırganlık ile sosyometrik popülerlik arasındaki doğrusal ve eğrisel ilişkileri saptamak amaçlanmıştır. Niğde il merkezindeki 20 ilköğretim okulunda 8. Sınıfta toplam 1620 ergen öğrenim görmektedir. Çalışma grubu bu ergenlerden seçkisiz olarak seçilen 20 ayrı sınıftan 524 ergenden oluşmaktadır. Araştırma verileri Saldırganlık Ölçeği ve Sosyometrik Ölçümle toplanmıştır. Sosyometrik Ölçüm ergenlerden (i) “bu sınıfta birlikte zaman geçirmeyi en çok istediği” (ii) “bu sınıfta birlikte zaman geçirmeyi en az istediği” üçer arkadaşının isimlerini yazmaları istenerek yapılmıştır. Saldırganlık ve sosyometrik popülerlik puanları cinsiyete göre farklılık gösterdiği için analizler kız ve erkek ergenler için ayrı ayrı yapılmıştır. Kız ergenlerin sosyometrik popülerlik puanları ile saldırganlık puanları arasında anlamlı bir ilişki bulunmadığı için kız ergenlerden elde edilen verilere regresyon analizi yapılmamıştır. Erkek ergenlerde sosyometrik popülerlik ile saldırganlık (beş boyutuyla) arasında negatif bir ilişki bulunmuştur. Linear ve quadratic regresyon analizi sonuçları erkek ergenlerde sosyometrik popülerliğin saldırganlığın beş boyutu üzerinde negatif doğrusal etkisinin, öfke hariç diğer boyutlar üzerinde ise pozitif eğrisel etkisinin olduğunu göstermektedirÖğe Ergenlerin çatışma çözme davranışlarının incelenmesi: Nicel ve nitel bir çalışma(2013) Yasemin Yavuzer; Zeynep Karataş; Rezzan GündoğduBu çalışmanın amacı, ergenlerin çatışma çözme davranışlarının cinsiyet, sınıf düzeyi ve okul türü açısından farklılıklarını ve çatışma yaşadıkları durumlar, çözmek için kullandıkları yöntemler, çatışmanın nasıl sonuçlandığı ve bu sonucun onları nasıl etkilediği konusunda görüşlerini incelemektir. Araştırmanın evrenini Niğde il merkezinde 8119, örneklemini ise 1417 lise öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada Çatışma Çözme Davranışını Belirleme Ölçeği ve Görüşme Formu kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde nicel veriler için çok değişkenli varyans analizi, nitel veriler için içerik analizi kullanılmıştır. Sonuçta, çatışma durumlarında erkeklerin, 10 ve 11. sınıf öğrencilerinin saldırganlığa, kızların ve 9.sınıfların problem çözmeye; fen lisesi öğrencilerinin ise daha az problem çözmeye başvurdukları bulunmuştur. Görüşmelerde saldırganlık puanı yüksek öğrencilerin çatışmaları genellikle fiziksel ve sözel güç kullanarak çözdükleri, problem çözme puanı yüksek öğrencilerin konuşarak çözdükleri belirlenmiştir. Araştırma bulguları ergenlerle çalışan okul yöneticileri, öğretmenler ve okul psikolojik danışmanlarının okullardaki saldırganlığı önlemeye yönelik okul-temelli programları hazırlarken özellikle erkek ve 10. ve 11. sınıftaki ergenleri göz ardı etmemeleri gerektiğini düşündürmektedir.Öğe Fen Bilgisi dersinin öğretiminde yaratıcı drama yönteminin akademik başarıya etkisi(2010) Hülya Kahyaoğlu; Yasemin Yavuzer; Meryem Nur AydedeBu çalışmada, İlköğretim 5. Sınıf Fen Bilgisi Dersinde Isı ve Isının Maddedeki Yolculuğu ünitesinin öğretiminde, yaratıcı drama yönteminin etkisi sınanmaktadır. Bu amaçla, 36 öğrenci deney grubuna, 36 öğrenci de kontrol grubuna yansız atama yoluyla seçilmiştir. Programın başında ön -test amacıyla ve programın sonunda son-test amacıyla 25 maddelik çoktan seçmeli başarı testi kullanılmıştır. Kontrol Grubundaki öğrencilere geleneksel yöntemlerle, Deney Grubundaki öğrencilere ise yaratıcı drama yöntemiyle 4 hafta süreyle ders işlenmiştir. Araştırma sonucu elde edilen veriler aritmetik ortalama, standart sapma ve t testi kullanılarak çözümlenmiştir. Ayrıca, öğrencilerden her dersin sonunda derse ilişkin görüş ve duygularını yazmaları istenmiş ve.bu veriler üç araştırmacı tarafından, birbirinden bağımsız olarak incelenmiştir. Uygulama sonucunda, hem Kontrol Grubu öğrencilerinin hem de Deney Grubu öğrencilerinin Isı ve Isının Maddedeki Yolculuğu ünitesine ilişkin bilgi düzeylerinin arttığı görülmüştür. Ancak, Deney Grubu ile Kontrol Grubu son-test puanları karşılaştırıldığında puanları arasındaki fark [t(70)=6.054, p<.05] Deney Grubu lehine anlamlı bulunmuştur. Elde edilen veriler, yaratıcı drama yöntemiyle gerçekleştirilen İlköğretim 5. sınıf Fen Bilgisi dersi Isı ve Isının Maddedeki Yolculuğu ünitesi öğretiminin geleneksel öğretim yöntemine göre daha etkili olduğunu göstermektedir.Öğe Mediator Role of Depression on the Relationship Between Mobbing and Life Satisfaction of Health Professionals(2014) Yasemin Yavuzer; Aydın CivilidagSağlık çalışanlarında iş yerinde mobbing ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide depresyonun aracı rolüAmaç: Birey, iş yaşamında maddi-manevi kazanç elde ederken aynı zamanda çeşitli stres faktörleri nedeniyle gerginlik yaşayabilmektedir. Bazı durumlarda gerginlik, yıldırmanın (mobbing) sonucu olarak ortaya çıkabilmektedir. Bu çalışmada sağlık çalışanlarının iş yerinde yıldırmaya maruz kalma düzeyleri ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide depresyonun aracı rolünü ortaya koymak amaçlanmıştır. Yöntem: İç Anadolu bölgesinde yer alan orta büyüklükte bir il merkezindeki hastanelerde en az altı aydır çalışan 244 sağlık personeline Olumsuz Davranışlar Ölçeği (ODÖ), Beck Depresyon Envanteri (BDE) ve Yaşam Doyumu Ölçeği (YDÖ) uygulanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde t testi, tek yönlü varyans analizi, Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon analizi, basit ve çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Yıldırmaya maruz kalma ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide depresyonun aracılık rolüne ilişkin yapılan analizin ilk aşamasında, yıldırmaya maruz kalmanın yaşam doyumunu negatif ve anlamlı düzeyde, depresyonu ise pozitif ve anlamlı düzeyde yordadığı saptanmıştır. Ayrıca, depresyonun yaşam doyumunu anlamlı düzeyde yordadığı ve yıldırma ile yaşam doyumu arasındaki ilişkide depresyonun kısmen aracı rolü olduğu görülmüştür. Bu sonuç yıldırmanın hem doğrudan hem de depresyon aracılığıyla yaşam doyumunu olumsuz etkilediğini göstermektedirSonuç: Sağlık çalışanlarının iş yaşamında yıldırmaya maruz kalması depresyona neden olmakta bu durum da bireylerin yaşam kalitesini olumsuz değerlendirmesine yol açmaktadır. Bu sonuç hem birey hem de sağlık sektörü açısından değerlendirildiğinde; bireyin iş doyumunun azalmasına, performans düşüklüğüne, işe karşı bıkkınlık ve isteksizliğe yol açabileceği, sağlık kurumunun ise verimliliğini azaltabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle yıldırma mağdurunun, diğer çalışanların ve yöneticilerin soruna ilişkin farkındalığını artırmak için seminerler vb. düzenlenebilir ve mağdurlara bu yaşantının üstesinden gelmede yardımcı olacak başa çıkma becerileri kazandırılabilir.Öğe Okullarda saldırganlık/şiddet: okul ve öğretmenle ilgili risk faktörleri ve önleme stratejileri(2011) Yasemin YavuzerÜlkemizde ve dünyada saldırganlık ve şiddet olaylarının günden güne arttığı ve okullara da yayıldığı görülmektedir. Anne-babalar çocuklarını okula gönderirken, onların şiddete maruz kalmasından veya bu tür olayların içinde bulunmasından endişe etmektedirler. Bu çalışmanın amacı, okullarda ergenlerin saldırganlık ve şiddet içeren davranışlarının gerek ortaya çıkmasında gerekse önlenmesinde okul ve öğretmenlerin rollerini incelemektir. Bu amaçla, çalışmada okullarda saldırganlık ve şiddet içeren davranışların boyutları, bu davranışların ortaya çıkmasında okul ve öğretmenlerle ilgili risk faktörleri ve bu bağlamda okullarda kullanılabilecek saldırganlık ve şiddeti önleme stratejileri betimlenmiştir.Öğe Saldırganlığı önlemeye yönelik psiko-eğitim programının lise öğrencilerindeki saldırganlığı azaltmaya etkisi(2010) Yasemin Yavuzer; Ömer ÜreBu araştırmanın amacı, bir psiko-eğitim programının saldırganlığı azaltmadaki etkisini incelemektir. Araştırma, iki deney ve kontrol gruplu ön test, son test ve izleme modeline dayalı deneysel bir çalışmadır. Çalışma, lise dokuzuncu sınıf öğrencileriyle gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın bağımlı değişkeni olan saldırganlık, Can (2002) tarafından Türkçe’ye uyarlanan Saldırganlık Ölçeği ile ölçülmüştür. Saldırganlık puanı yüksek olan gönüllü öğrencilerden her gruba 12 kişi atanmıştır. Saldırganlık ölçeği, deney ve kontrol gruplarına ön test olarak verilmiştir. Birinci deney grubunda yer alan öğrencilere “Ergenlere Yönelik Psiko-Eğitim Programı” ve öğretmenlerine “Öğretmenlere Yönelik Psiko-Eğitim Programı” (EYP+ÖYP) 12 oturum olarak uygulanmıştır. İkinci deney grubunda yer alan öğrencilere “Ergenlere Yönelik Psiko-Eğitim Programı” (EYP) uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Son test, deney grubu uygulamaları bittikten sonra, izleme ölçümleri ise, deneysel uygulamaların bitiminden 2 ay sonra alınmıştır. Araştırmanın sonuçları aşağıda verilmiştir: 1.Ergenlere ve Öğretmenlere Yönelik Psiko-Eğitim Programının (EYP+ÖYP) öğrencilerin saldırganlık toplam, fiziksel saldırganlık, sözel saldırganlık, öfke, düşmanlık ve dolaylı saldırganlık puanlarını azaltmada etkili olduğu ve bu etkinin iki ay sonra da devam ettiği bulunmuştur. 2.Ergenlere Yönelik Psiko-Eğitim Programının (EYP) öğrencilerin saldırganlık toplam, fiziksel saldırganlık, öfke ve düşmanlık puanlarını azaltmada etkili olduğu ve bu etkinin iki ay sonra da devam ettiği, bunun yanı sıra sözel ve dolaylı saldırganlık puanlarını azaltmada etkili olmadığı bulunmuştur. 3.Ergenlere ve öğretmenlere yönelik (EYP+ÖYP) psiko-eğitim programına ve ergenlere yönelik psiko-eğitim programına (EYP) katılan öğrencilerin saldırganlık puanları karşılaştırıldığında toplam puan ve tüm alt ölçek puanlarında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.Öğe sınıf öğretmenliği mezunlarının öğretmen yetiştirme programından yararlanma düzeylerine ilişkin görüşmeleri ( Niğde Üniversitesi örneği(2006) Yasemin Yavuzer; Ayhan Dikici; Mustafa Çalışkan; Hidayet AytekinBu çalışmanın amacı, Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği mezunlarının öğretmen yetiştirme programından yararlanma düzeylerine ilişkin görüşlerini belirlemektir. Bu amaçla bir anket geliştirilmiş ve 337 öğretmen adayına uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre; Sınıf Öğretmenliği mezunlarının eğitim bilimlerinin temel derslerinden yeteri kadar yararlanamadıkları bulunmuştur. Alan derslerinden ise Fen ağırlıklı derslerden, genel kültür derslerinden ise yabancı dil dersinden yararlanamadıkları bulunmuştur. Araştırmanın sonuçlarına dayalı olarak öneriler verilmiştirÖğe The Role of Peer Pressure, Automatic Thoughts and Self-Esteem on Adolescents' Aggression(2014) Yasemin Yavuzer; Zeynep Karatas; Aydın Cıvılıdag; Rezzan GundogduProblem Durumu: Saldırganlık, başkalarını incitmeyi amaçlayan her türlü davranış olarak tanımlanmaktadır. Saldırganlığın bireysel (sosyal ve duygusal zorluklar, düşük benlik saygısı, akran reddi, akademik başarısızlık gibi) ve çevresel (yoksulluk, ailenin denetim eksikliği, sosyal desteğin sınırlı oluşu, aile içi çatışmalar gibi) özelliklerin etkileşimi sonucunda oluştuğunu öne süren görüşler de bulunmaktadır. Günümüzde ergenlerdeki saldırgan davranışların bireysel ve çevresel özelliklerin bileşimi sonucunda oluştuğu görüşü yaygındır. Ergen davranışlarının odaklandığı temel alanlardan biri arkadaş ve akranlarıyla ilişkileridir.Akran baskısı olumlu etkilerden olumsuz ya da suçlu davranışlara kadar uzanabilir. Birçok araştırmacı ergenlik döneminde bir gruba ait olma ihtiyacının çok güçlü olduğunu ve bununda ergenlerin riskli davranışlara katılmasına neden olduğunu belirtmektedirler.Saldırganlık ve benlik saygısı arasındaki ilişkiyi inceleyen çok sayıda çalışma yapılmasına rağmen bu ilişki halen tartışmalı bir konudur. Bir görüşe göre saldırganlık ve anti-sosyal davranış düşük benlik saygısının bir işaretidir. Diğer taraftan bazı araştırmacılar, saldırganlığın yüksek (şişirilmiş) benlik saygısından kaynaklandığını ileri sürmektedirler. Bir diğer görüşe göre ise saldırganlık ve benlik saygısı arasında bir ilişki yoktur.Otomatik düşüncelerin ise dışavuruk bozukluklarla ilişkisini inceleyen çalışma çok fazla değildir. Bu çalışmalarda özellikle düşmanlık ve intikamla ilişkili otomatik düşüncelerin saldırganlığın en güçlü yordayıcıları olduğu saptanmıştır. Türkiye'de bu konuda yapılan araştırmalar oldukça azdır. Son yıllarda gençler arasında saldırgan davranışlardaki artış; ergenlerde saldırganlığın nedenlerini ve bu tür davranışların azaltılmasını sağlayacak yolları araştırmayı gerekli kılmaktadır. Kuşkusuz, saldırganlıkla ilişkili olabilecek değişkenlerin incelenmesi sorunu betimleme ve önleme süreçlerini destekleyecektir.Araştırmanın Amacı: Bu çalışmanın amacı, akran baskısı, otomatik düşünceler ve benlik saygısı değişkenlerinin kız ve erkek ergenlerin saldırganlık düzeyleri üzerindeki rolünü incelemektir Araştırmanın Yöntemi: Araştırmanın çalışma grubu, Antalya il merkezindeki farklı liselerde 9. sınıfta öğrenim gören toplam 720 ergenden seçkisiz olarak belirlenen 411 ergenden oluşmaktadır. Ergenlerin 238'i (%57.4) kız, 173'ü (%42.6) erkektir. Araştırmada Saldırganlık Ölçeği, Akran Baskısı Ölçeği, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve Otomatik Düşünceler Ölçeği kullanılmıştır. Ölçekler katılımcılara öğrenim gördükleri okullarda kendi sınıflarında ve rehberlik saatlerinde uygulanmıştır. Katılımcılara, araştırmanın amacına ilişkin kısa bir bilgi verilmiş ve gönüllü olan ergenlere ölçekler dağıtılmıştır. Toplu değerlendirme yapılacağı belirtilerek kimlik bilgileri istenmemiştir. Ölçeklerin uygulanması yaklaşık olarak 30-35 dakika sürmüştür. Araştırmada cinsiyetin saldırganlık üzerindeki etkisini belirlemek için t testi, değişkenler arasındaki ilişkileri belirlemek için Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon analizi, saldırganlığı yordayan değişkenlerin belirlenmesi için çoklu hiyerarşik regresyon analizi kullanılmıştır. Analiz yapılmadan önce çoklu hiyerarşikregresyon analizinin varsayımları test edilmiştir. Normallik ve doğrusallık varsayımlarının karşılandığı belirlenmiştir. Veri analizinde veriler aykırı değer açısından incelenmiş Mahalanobis uzaklık değerine sahip olan aykırı değerlerin yer aldığı kızlara ait verilerden 10 ve erkeklere ait verilerden 10 gözlem veri setinden çıkarılmıştır. Bağımsız değişkenler arasındaki ikili korelasyonların orta düzeyde olması değişkenler arası çoklu bağlantının (Multicollinearity) olmadığını göstermektedir. Ayrıca, Tolerans ve VIF değerleri de kabul edilir sınırlar içindedir. Otokorelasyonu test etmede Durbin-Watson katsayısı kullanılmıştır. Durbin-Watson değerleri 1.694 ve 2.142'dir. Verilerin analizinde .05 anlamlılık düzeyi esas alınmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS 13.0 paket programıyla çözümlenmiştir.Araştırmanın Bulguları: Akran baskısı, otomatik düşünceler ve benlik saygısı değişkenlerinin kız ve erkek ergenlerin saldırganlık düzeylerini yordamadaki katkılarınıinceleyen bu araştırmada cinsiyet farklılıklarını gösteren ön analize dayalı olarak korelasyon analizi kızlar ve erkekler için ayrı ayrı yapılmıştır. Kız ve erkek ergenlerin saldırganlık puanları ile akran baskısı ve otomatik düşünceler puanları arasında orta düzeyde ve pozitif yönde, benlik saygısı puanları arasında ise orta düzeyde ve negatif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Diğer taraftan, kız ve erkek ergenler için yapılan aşamalı regresyon analizinde, ergenlerin saldırganlık düzeylerini açıklamada akran baskısı ve otomatik düşüncelerin anlamlı yordayıcılar oldukları görülmüştür. Ergenlerin saldırganlık puanlarının yordanmasına en önemli katkıyı akran baskısının yaptığı bulunmuştur. Ergenlerin saldırganlık puanlarının yordanmasında ikinci sırada otomatik düşünceler gelmektedir.Araştırmanın diğer bulgusu benlik saygısının kız ve erkek ergenlerin saldırganlığı üzerinde anlamlı bir yordayıcı olmadığıdır. Ancak, korelasyon analizinde ergenlerin saldırganlık puanları ile benlik saygısı puanları arasında negatif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Bu nedenle saldırganlık ve benlik saygısı arasındaki ilişkide otomatik düşüncelerin aracı rolü olabileceği düşünülmüştür. Otomatik düşüncelerin saldırganlık ve benlik saygısı arasındaki ilişkide otomatik düşüncelerin aracı rolüne ilişkin hiyerarşik regresyon analizi sonucunda, otomatik düşüncelerin tam aracı rolü olduğu bulunmuştur. Araştırmanın Sonuçları ve Önerileri: Akran baskısı ve otomatik düşüncelerin ergenlerin saldırganlıkları üzerinde önemli derecede etkili oldukları saptanmıştır. Ayrıca araştırma bulguları saldırganlık ve benlik saygısı arasındaki ilişkide otomatik düşüncelerin tam aracılık rolünün olduğunu ortaya koymuştur. Saldırganlığı önlemeye yönelik çalışmalarda akran baskısıyla baş etme becerileri ve hayır diyebilme becerilerinin kazandırılması oldukça önemlidir. Uygulamalarda bu becerilerin de okullarda saldırganlık ve şiddeti önleme çalışmaları kapsamına alınması önerilebilir. Ayrıca, ergenlerin işlevsel olmayan ve saldırganlığı tetikleyen otomatik düşüncelere ilişkin farkındalık kazanması ve bu düşüncelerini değiştirebilmesi için bilişsel-davranışçı tekniklerin kullanılması önerilebilir. Araştırmanın çalışma grubu Antalya il merkezindeki farklı liselerde öğrenim gören ergenlerden oluşmaktadır, dolayısıyla sonuçlar sadecebenzer nitelikli gruplara genellenebilir. Ayrıca, veriler ergenlerin öz-değerlendirmelerine dayalı olarak elde edilmiştir. Gelecek çalışmalarda öz-değerlendirme ve gözlemci değerlendirmesi birlikte kullanılabilir. Araştırmanın sınırlılıklarından biri de çalışma grubunun yalnızca 9. sınıfa devam eden ergenlerden oluşmasıdır. Oysa sınıf düzeyi (yaş) arttıkça ergenlerin saldırganlık ve akran baskısı düzeyleri değişebilir. Ayrıca, bu çalışmada ergenlerin kullanılan ölçeklerden aldıkları toplam puanlar incelenmiştir. İlerde yapılacak çalışmalarda ölçeklerin alt boyutlarından elde edilen puanlarla daha detaylı inceleme yapılabilir.Öğe Üniversite Öğrencilerinin Algıladıkları Sosyal Destek ile Depresyon Düzeyleri Arasındaki İlişki: Problem Çözme Becerilerinin Aracılık Etkisi(2018) Yasemin Yavuzer; Güldener Albayrak; Gökay KeldalÜniversite birinci sınıftaki öğrencilerin üniversiteye uyum sürecinde oldukları dikkate alındığında depresyon düzeyleri, algıladıkları sosyal destek ve problem çözme becerileri arasındaki ilişkilerin incelenmesi, onlara sunulacak psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin planlanması açısından önem kazanmaktadır. Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin algıladıkları sosyal destek ile depresyon düzeyleri arasındaki ilişkide problem çözme becerilerinin aracılık etkisini belirlemektir. Araştırmanın örneklemi Ömer Halisdemir Üniversitesinde dört fakültede ve birinci sınıfta öğrenim gören 3700 öğrenciden oranlı örnekleme yöntemiyle seçilen 319 öğrenciden oluşmaktadır. Katılımcılara Beck Depresyon Ölçeği, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği ve Problem Çözme Envanteri uygulanmıştır. Veriler basit ve çoklu doğrusal regresyon analizi ile çözümlenmiştir. Ön analizde bir öğretim yılında kişisel zorluk yaşadığını belirten öğrencilerin depresyon puanlarının daha yüksek olduğu, kadınların kendilerini problem çözme konusunda daha olumlu algıladıkları bulunmuştur. Kişisel zorluk deneyiminin, algılanan problem çözme becerilerinin ve algılanan sosyal desteğin depresyonun önemli yordayıcıları olduğu bulunmuştur. Ayrıca algılanan sosyal destek ve depresyon arasındaki ilişkide problem çözme becerilerinin kısmen aracı olduğu saptanmıştır